Büyük âlim Ali ibni İbrahim (Rahmetullahi Aleyh) bu namaz hakkında şöyle demiştir:
“Şaban ayının ortasında, geceleyin kılmak için uydurulan bu namazda, onar defa ihlâs suresi okumak suretiyle cemaatle kılınıyor. Cuma ve Bayram namazlarından daha fazla önem verilen, yüz rek’atlık elfiye namazına gelince, hakkında ancak ya zayıf ya da uydurma haber veya eser gelmiştir.
İmam Gazali’nin İhyayu Ulumu’d-Din isimli kitabında bu hadislere sahih demesine aldanmayın.”
Muhanmed Tahir bin Ali el-Hindi Tezkiraiu’l-Mevdua 45
Hafız İraki (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“Berat gececinde kılınan namaz hakkındaki hadisler batıldır.”
Şukayri Es-Sünenü ve’l-Mubtede’at 144
İbnu’l-Cevzi (Rahmetullahi Aleyh)’de şöyle demiştir:
“Şüphesiz bu namaz uydurmadır.”
İbnu’l-Cevzi el-Mevdu’at 2/127
Şeyhu’l-İslam ibni Teymiyye (Rahmetullahi Aleyh)’de buna benzer sözler söylemiştir.
İktidau’s-Sıtatu’l-Mustakim 2/632, 639
Bu Namazın Çıkış Tarihi
İmam Tartuşi (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:
“Bana Ebu Muhammed el-Makdisi haber vererek dedi ki:
Bu, namaz ilk olarak hicri 448 senesinde ihdas edilmiştir. Nablus şehrinde ibnu Ebi’l-Hamra adıyla tanınan birisi Beytu’l-Makdise geldi, güzel tilaveti vardı. Kalktı ve Mescidi Aksada Şaban ayının onbeşinci gecesinde namaz kıldı.
Arkadan ona birisi uydu ondan sonra bir başkası daha sonra bir diğeri eklendi, neticede namazı bitirinceye kadar kalabalık bir cemaat oldu. Bir sene sonra ibnu Ebi’l-Hamra denilen adam yine geldi ve arkasında birçok insan bu namazı kıldı. Daha sonra mescidde bu namaz yayıldı.
Böylelikle Mescidi Aksa da ve insanların evlerinde bu namaz kılınmaya başladı. Daha sonra bir sünnetmiş gibi günümüze kadar bu namaz devam edegeldi.”
Tartuşi El-Havadisu ve’l-Bida’i 132
“Nitekim aynı şekilde bu gecenin ihyası için camilerde mevlid okunmaktadır. Bunun sebebi ise şeytanın bu cahillere amellerini süslü ve meşru göstermesidir.
Bazı kimseler insanların manevi gıdalarını tıkadığımız iddiasıyla bu makaleyi hoş görmeyebilirler. Ancak bu gibi kardeşlerimize Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in Aişe (Radiyallahu Anha)’dan gelen sahih bir hadisi hatırlatmak isteriz.
Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Herkim, bu işimizde (dinimizde) onda olmayan bir şeyi ihdâs ederse, o ihdâs ettiği şey, ondan reddolunmuştur (batıldır)’ buyurdu.”
Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud
29 Nisan 2013 Pazartesi
Berat Kandili ile İlgili Hadisler
- Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem efendimiz şöyle buyurmuşlardı:
“Recep, Allah’ın ayıdır. Şaban, benim ayımdır. Ramazan, ümmetimin ayıdır”. Mübarek Recep ayının ardından gelen Şaban ayı Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ayıdır. Bu mübarek ayın değerini bilerek, ibadetlerimizi yapmalı, alemlerin Rabbinden af dilemeliyiz.
Şaban ayının önemli özelliklerinden biri Beraat Kandili gibi müstesna bir gecenin bu ayın içinde bulunmasıdır.
Ebu Hüreyre Radıyallahu And’dan rivayet edildiğine göre: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem efendimiz şöyle buyurmuştur:
—“Şaban ayının on beşinci gecesinin ilk vaktinde Cebrail (a.s) bana geldi; şöyle dedi:
—“Ya Muhammed, başını semaya kaldır. Sordum.
—“Bu gece nasıl bir gecedir? Şöyle anlattı:
—“Bu gece, Allah-u Teala, rahmet kapılarından üç yüz tanesini açar. Kendisine şirk koşmayanların hemen herkesi bağışlar. Meğer ki, bağışlayacağı kimseler büyücü, kahin, devamlı şarap içen, faizciliğe ve zinaya devam eden kimselerden olsun. Bu kimseler tövbe edinceye kadar, Allah-u Teala onları bağışlamaz.
Gecenin dörtte biri geçtikten sonra, Cebrail yine geldi ve şöyle dedi: “Ya Muhammed başını kaldır. Bir de baktım ki, cennet kapıları açılmış.”
Cennetin birinci kapısında dahi bir melek durmuş şöyle sesleniyor: “Ne mutlu bu gece rüku edenlere.”
İkinci kapıdan dahi bir melek durmuş şöyle sesleniyordu: “Bu gece (Beraat Kandili Gecesi) secde edenlere ne mutlu”.
Üçüncü kapıda duran melek dahi, şöyle sesleniyordu: “Bu gece (Beraat Kandili Gecesi) dua edenlere ne mutlu.”
Dördüncü kapıda duran melek dahi şöyle sesleniyordu: -”Bu gece, (Beraat Kandili Gecesi) Allah’ı zikredenlere ne mutlu”.
Beşinci kapıda duran melek dahi, şöyle sesleniyordu: “Bu gece (Beraat Kandili Gecesi) Allah korkusundan ağlayan kimselere ne mutlu.”
Altıncı kapıda duran melek dahi, şöyle sesleniyordu: “Bu gece (Beraat Kandili Gecesi) Müslümanlara ne mutlu.”
Yedinci kapıda da bir melek durmuş şöyle sesleniyordu: “Günahının bağışlanmasını dileyen yok mu ki, günahları bağışlansın.”
Bunları gördükten sonra, Cebrail’e sordum: “Bu kapılar ne zamana kadar açık kalacak?
Şöyle dedi: “Ya Muhammed, Allah-u Teala, bu gece, Kelp kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısı kadar kimseyi cehennemden azat eder.”
- Hz. Ayşe Radıyallahu Anha anlatıyor:
“Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdular ki: “Allah Teala Hazretleri, Nıfs-u Şa’ban gecesinde dünya semasına iner ve Kelb kabilesinin koyunlarının tüyünün adedinden daha çok sayıda günahı affeder.”
Berat gecesi ile ilgili olarak Peygamberimizden nakledildiği söylenen hadisler Kütüb-ü Sitte’den Tirmizî ve İbn Mâce’nin Sünen’lerinde geçmektedir.
Tirmizî’de geçen hadis şöyledir:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ، حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ، أَخْبَرَنَا الْحَجَّاجُ بْنُ أَرْطَاةَ، عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِي كَثِيرٍ، عَنْ عُرْوَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ فَقَدْتُ
رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لَيْلَةً فَخَرَجْتُ فَإِذَا هُوَ بِالْبَقِيعِ فَقَالَ ” أَكُنْتِ تَخَافِينَ أَنْ يَحِيفَ اللَّهُ عَلَيْكِ وَرَسُولُهُ ” . قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي ظَنَنْتُ أَنَّكَ أَتَيْتَ بَعْضَ نِسَائِكَ . فَقَالَ ” إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ يَنْزِلُ لَيْلَةَ النِّصْفِ مِنْ شَعْبَانَ إِلَى السَّمَاءِ الدُّنْيَا فَيَغْفِرُ لأَكْثَرَ مِنْ عَدَدِ شَعْرِ غَنَمِ كَلْبٍ ” .
وَفِي الْبَابِ عَنْ أَبِي بَكْرٍ الصِّدِّيقِ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ عَائِشَةَ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ مِنْ حَدِيثِ الْحَجَّاجِ . وَسَمِعْتُ مُحَمَّدًا يُضَعِّفُ هَذَا الْحَدِيثَ وَقَالَ يَحْيَى بْنُ أَبِي كَثِيرٍ لَمْ يَسْمَعْ مِنْ عُرْوَةَ وَالْحَجَّاجُ بْنُ أَرْطَاةَ لَمْ يَسْمَعْ مِنْ يَحْيَى بْنِ أَبِي كَثِيرٍ .
ANLAMI: “Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, o şöyle demiştir: Bir gece Rasûlullah (s.a.v.)’ın yanımda olmadığını görerek çıktım ve onu Bakî’ mezarlığında buldum. “Allah ve Rasûlünün sana haksızlık etmelerinden mi korkmuştun?” Buyurdular. Bende dedim ki: “Ey Allah’ın Rasûlü, hanımlarından birisinin yanına gittiğinizi zannetmiştim.” Bunun üzerine; “Allah, Şaban ayının yarısında dünya semasına iner ve Kelb kabilesinin koyunlarının kılları sayısından daha çok günahları veya günah işleyenleri bağışlar” buyurdular.”
İmam Tirmizî bu hadisi nakletmiş ama altına da bir açıklama koymuştur. Açıklama şöyledir:
“Ebu Îsâ (Tirmizî’nin adıdır: Ebû İsâ Muhammed b. İsâ et-Tirmizî) dedi ki: Aişe’den nakledilen bu hadisi sadece, senedde bulunan Haccac’dan gelen bu yol ile biliyoruz. Muhammed’in (İmam Buhârî’nin adıdır: Muhammed b. İsmail el-Buhârî) bu hadisi zayıf gördüğünü işitmiştim. O şöyle demişti: “Senette bulunan Yahya b. Ebi Kesir, Urve’den; Haccac b. Ertat da Yahya b. Ebi Kesir’den hadis işitmemiştir.”
Görüldüğü gibi bu hadisi kitabına nakleden Tirmizî’nin bizzat kendisi, hadisin zayıf olduğunu hocası İmam Buhârî’den nakletmiştir. Açıklama kısmında da görüldüğü gibi senette bulunan raviler bu hadisi birbirlerinden işitmemişlerdir.
İbn Mâce de kitabında aynı hadisi naklettiği için yukarıda söylenenler onun için de geçerlidir. Fakat İbn Mâce, Berat gecesi ile ilgili olarak bundan başka iki hadis daha nakletmektedir. Bunlardan ilki şöyledir:
حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِيٍّ الْخَلاَّلُ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، أَنْبَأَنَا ابْنُ أَبِي سَبْرَةَ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ مُحَمَّدٍ، عَنْ مُعَاوِيَةَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ جَعْفَرٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ أَبِي طَالِبٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلى الله عليه وسلم ـ ” إِذَا كَانَتْ لَيْلَةُ النِّصْفِ مِنْ شَعْبَانَ فَقُومُوا لَيْلَهَا وَصُومُوا يَوْمَهَا . فَإِنَّ اللَّهَ يَنْزِلُ فِيهَا لِغُرُوبِ الشَّمْسِ إِلَى سَمَاءِ الدُّنْيَا فَيَقُولُ أَلاَ مِنْ مُسْتَغْفِرٍ فَأَغْفِرَ لَهُ أَلاَ مُسْتَرْزِقٌ فَأَرْزُقَهُ أَلاَ مُبْتَلًى فَأُعَافِيَهُ أَلاَ كَذَا أَلاَ كَذَا حَتَّى يَطْلُعَ الْفَجْرُ ” .
ANLAMI: Ali b. Ebî Tâlib (Radıyallâhü anh)’ten rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur : “Şaban ayının on beşinci gecesi olduğu zaman, o gece ibâdete kalkın. Ve o gecenin gündüzünü (on beşinci günü) oruç tutunuz. Çünkü o gece güneş batınca Allah Teâlâ dünyaya en yakın göğe rahmeti ile tecelli eder, (o andan) fecir oluncaya kadar: Benden mağfiret dileyen yok mu? Ona mağfiret edeyim. Benden rızık isteyen yok mu? Onu rızıklandırayım. (Bir belâ ile) müptela olan yok mu? Ona afiyet vereyim (Belâdan kurtarayım.) Şöyle olan yok mu? Böyle olan yok mu? (Onlara da istediğini vereyim) buyurur.”
İbn Mâce’nin Sünen’inin tahkikini yapan Muhammed Fuad Abdulbaki, hadisin açıklamasında şöyle demektedir:
“el-Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid adlı kitabında, senedinde bulunan İbn Ebi Sebre’den dolayı bu hadisin zayıf olduğunu söylemiştir. Muhaddislerden Ahmed b. Hanbel ve Yahya İbn Maîn de bu İbn Ebî Sebre’nin hadis uydurduğunu söylemişlerdir.”
İbn Mâce’deki diğer hadis şöyledir:
حَدَّثَنَا رَاشِدُ بْنُ سَعِيدِ بْنِ رَاشِدٍ الرَّمْلِيُّ، حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ، عَنِ ابْنِ لَهِيعَةَ، عَنِ الضَّحَّاكِ بْنِ أَيْمَنَ، عَنِ الضَّحَّاكِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَرْزَبٍ، عَنْ أَبِي مُوسَى الأَشْعَرِيِّ، عَنْ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلى الله عليه وسلم ـ قَالَ ” إِنَّ اللَّهَ لَيَطَّلِعُ فِي لَيْلَةِ النِّصْفِ مِنْ شَعْبَانَ فَيَغْفِرُ لِجَمِيعِ خَلْقِهِ إِلاَّ لِمُشْرِكٍ أَوْ مُشَاحِنٍ ” .
ANLAMI: Ebu Musa el-Eşari’nin Peygamberimizden rivayet ettiğine göre Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah Teâlâ Şa’ban ayının on beşinci gecesi (kullarına rahmetle) bakar ve herkese mağfiret eder. Yalnız Ona şirk koşana veya kindarlara mağfiret etmez.”
Bu hadisin açıklamasında Muhammed Fuad Abdulbaki yine Mecmeu’z-Zevâid’de bu hadisin, senette bulunan Abdullah İbn Lehia’dan dolayı zayıf olduğunu belirtmiştir. Sindî ise senetteki İbn Arzeb’in Ebu Musa el-Eşari ile karşılaşmadığını söylemiştir.
Görüldüğü gibi Berat gecesi ile ilgili nakledilen hadisler, zayıf hadislerdir. Rivayet zincirinde bulunan kimi raviler birbirlerini görmemişler, görmüş olsalar bile birbirlerinden hadis işitmemişlerdir. Bazı raviler de hadis uydurmakla suçlanmışlardır. Bütün bunlar gösteriyor ki bu gece ile alakalı olduğu söylenen bu hadislerle amel edilemez.
Nitekim Ahkâmu’l-Kur’an müellifi müfessir Ebu Bekir İbnu’l-Arabî Berat gecesinin fazileti hakkında bir tek sağlam hadisin bile gelmediğini, dolayısı ile bu konu ile ilgili olarak hadis diye dolaşan sözlere itibar edilmemesi gerektiğini söylemektedir. Allah-u a’lem en doğrusu da budur.
Berat kandili, Şaban ayının ortasında olan 15. geceye denilmektedir. Bu gecenin fazileti ile ilgili zayıf ve uydurma bazı rivayetler gelmiştir. Örnek olarak bir kaçını zikredelim.
Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘…Allah-u Teâlâ, Şaban ayının onbeşinci gecesi dünya semasına iner ve Kelb kabilesinin koyunlarının kılları sayısından daha çok günahları veya günah işleyenleri bağışlar’ buyurdu.”
Tirmizi 739 İbni Mace 1389
Ali (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Allah Rasulu (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Şaban ayının onbeşinci günü olunca, oruç tutan kişi gecesini de ibadetle geçirsin’ buyurdu.”
İbni Mace 1388, Beyhaki Şuabu’l-İman 3542, İbnu’l-Cevzi El-İlelu’l-Mutenahiye 2/71
Bu hadis hakkında imam Busiri (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“Bu rivayetin senedinde ibni Ebi Sebure vardır. İmam Ahmed bin Hanbel ve Yahya ibni Ma’in (Rahmetullahi Aleyh), bu adamın hadis uyduran bir kimse olduğunu söylediler.”
Busiri 2/10
Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Bu gecede Âdemoğlundan her doğacak ve ölecek olan yazılır ve yine bu gecede onların amelleri yükselir ve rızıkları iner’ buyurdu.”
Beyhaki Davud’ul-Kebir, Ebu Şame el-Baisu Ala İnkari’l-Bida’i ve’l-Havadisi 35
Bu hadis hakkında imam Beyhaki (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“Bu hadisin senedinde hiç kimsenin tanımadığı meçhul olan kimseler vardır.”
Beyhaki
Ebu Şame (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:
“Bu gecelerin fazileti ile senenin diğer geceleri arasında hiçbir fark yoktur!
Ebu Şame el-Baisu Ala inkari’l-Bida’i ve’l-Havadisi 35
Ancak bu hadislerin hiç birisi sahih değildir.
Not: Şaban ayının 15. gecesi yani berat kandili diye bilinen geceyi kutlamak bidattır! Yani gündüzünde oruç tutmak ve gecesinde namaz kılmak hakkında ki bütün hadisler uydurma olup asılsızdır! Ne Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) nede sahabeler, Şaban ayının 15. gecesini kutlamamışlardır!
Şaban ayının 15. gecesi hakkında şöyle bir sahih hadis vardır:
Ebu Musa el-Eşari (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Şüphesiz Allah-u Teâlâ Şaban ayının onbeşinci gecesi (kullarına) bakar ve yarattıklarından hepsini mağfiret eder. Yalnız kendisine şirk koşanı ve düşmanlık eden, kin ve husumet besleyene mağfiret etmez’ buyurdu.”
İbni Mace 1390
“Recep, Allah’ın ayıdır. Şaban, benim ayımdır. Ramazan, ümmetimin ayıdır”. Mübarek Recep ayının ardından gelen Şaban ayı Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ayıdır. Bu mübarek ayın değerini bilerek, ibadetlerimizi yapmalı, alemlerin Rabbinden af dilemeliyiz.
Şaban ayının önemli özelliklerinden biri Beraat Kandili gibi müstesna bir gecenin bu ayın içinde bulunmasıdır.
Ebu Hüreyre Radıyallahu And’dan rivayet edildiğine göre: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem efendimiz şöyle buyurmuştur:
—“Şaban ayının on beşinci gecesinin ilk vaktinde Cebrail (a.s) bana geldi; şöyle dedi:
—“Ya Muhammed, başını semaya kaldır. Sordum.
—“Bu gece nasıl bir gecedir? Şöyle anlattı:
—“Bu gece, Allah-u Teala, rahmet kapılarından üç yüz tanesini açar. Kendisine şirk koşmayanların hemen herkesi bağışlar. Meğer ki, bağışlayacağı kimseler büyücü, kahin, devamlı şarap içen, faizciliğe ve zinaya devam eden kimselerden olsun. Bu kimseler tövbe edinceye kadar, Allah-u Teala onları bağışlamaz.
Gecenin dörtte biri geçtikten sonra, Cebrail yine geldi ve şöyle dedi: “Ya Muhammed başını kaldır. Bir de baktım ki, cennet kapıları açılmış.”
Cennetin birinci kapısında dahi bir melek durmuş şöyle sesleniyor: “Ne mutlu bu gece rüku edenlere.”
İkinci kapıdan dahi bir melek durmuş şöyle sesleniyordu: “Bu gece (Beraat Kandili Gecesi) secde edenlere ne mutlu”.
Üçüncü kapıda duran melek dahi, şöyle sesleniyordu: “Bu gece (Beraat Kandili Gecesi) dua edenlere ne mutlu.”
Dördüncü kapıda duran melek dahi şöyle sesleniyordu: -”Bu gece, (Beraat Kandili Gecesi) Allah’ı zikredenlere ne mutlu”.
Beşinci kapıda duran melek dahi, şöyle sesleniyordu: “Bu gece (Beraat Kandili Gecesi) Allah korkusundan ağlayan kimselere ne mutlu.”
Altıncı kapıda duran melek dahi, şöyle sesleniyordu: “Bu gece (Beraat Kandili Gecesi) Müslümanlara ne mutlu.”
Yedinci kapıda da bir melek durmuş şöyle sesleniyordu: “Günahının bağışlanmasını dileyen yok mu ki, günahları bağışlansın.”
Bunları gördükten sonra, Cebrail’e sordum: “Bu kapılar ne zamana kadar açık kalacak?
Şöyle dedi: “Ya Muhammed, Allah-u Teala, bu gece, Kelp kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısı kadar kimseyi cehennemden azat eder.”
- Hz. Ayşe Radıyallahu Anha anlatıyor:
“Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdular ki: “Allah Teala Hazretleri, Nıfs-u Şa’ban gecesinde dünya semasına iner ve Kelb kabilesinin koyunlarının tüyünün adedinden daha çok sayıda günahı affeder.”
Berat gecesi ile ilgili olarak Peygamberimizden nakledildiği söylenen hadisler Kütüb-ü Sitte’den Tirmizî ve İbn Mâce’nin Sünen’lerinde geçmektedir.
Tirmizî’de geçen hadis şöyledir:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ، حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ، أَخْبَرَنَا الْحَجَّاجُ بْنُ أَرْطَاةَ، عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِي كَثِيرٍ، عَنْ عُرْوَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ فَقَدْتُ
رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لَيْلَةً فَخَرَجْتُ فَإِذَا هُوَ بِالْبَقِيعِ فَقَالَ ” أَكُنْتِ تَخَافِينَ أَنْ يَحِيفَ اللَّهُ عَلَيْكِ وَرَسُولُهُ ” . قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي ظَنَنْتُ أَنَّكَ أَتَيْتَ بَعْضَ نِسَائِكَ . فَقَالَ ” إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ يَنْزِلُ لَيْلَةَ النِّصْفِ مِنْ شَعْبَانَ إِلَى السَّمَاءِ الدُّنْيَا فَيَغْفِرُ لأَكْثَرَ مِنْ عَدَدِ شَعْرِ غَنَمِ كَلْبٍ ” .
وَفِي الْبَابِ عَنْ أَبِي بَكْرٍ الصِّدِّيقِ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ عَائِشَةَ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ مِنْ حَدِيثِ الْحَجَّاجِ . وَسَمِعْتُ مُحَمَّدًا يُضَعِّفُ هَذَا الْحَدِيثَ وَقَالَ يَحْيَى بْنُ أَبِي كَثِيرٍ لَمْ يَسْمَعْ مِنْ عُرْوَةَ وَالْحَجَّاجُ بْنُ أَرْطَاةَ لَمْ يَسْمَعْ مِنْ يَحْيَى بْنِ أَبِي كَثِيرٍ .
ANLAMI: “Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, o şöyle demiştir: Bir gece Rasûlullah (s.a.v.)’ın yanımda olmadığını görerek çıktım ve onu Bakî’ mezarlığında buldum. “Allah ve Rasûlünün sana haksızlık etmelerinden mi korkmuştun?” Buyurdular. Bende dedim ki: “Ey Allah’ın Rasûlü, hanımlarından birisinin yanına gittiğinizi zannetmiştim.” Bunun üzerine; “Allah, Şaban ayının yarısında dünya semasına iner ve Kelb kabilesinin koyunlarının kılları sayısından daha çok günahları veya günah işleyenleri bağışlar” buyurdular.”
İmam Tirmizî bu hadisi nakletmiş ama altına da bir açıklama koymuştur. Açıklama şöyledir:
“Ebu Îsâ (Tirmizî’nin adıdır: Ebû İsâ Muhammed b. İsâ et-Tirmizî) dedi ki: Aişe’den nakledilen bu hadisi sadece, senedde bulunan Haccac’dan gelen bu yol ile biliyoruz. Muhammed’in (İmam Buhârî’nin adıdır: Muhammed b. İsmail el-Buhârî) bu hadisi zayıf gördüğünü işitmiştim. O şöyle demişti: “Senette bulunan Yahya b. Ebi Kesir, Urve’den; Haccac b. Ertat da Yahya b. Ebi Kesir’den hadis işitmemiştir.”
Görüldüğü gibi bu hadisi kitabına nakleden Tirmizî’nin bizzat kendisi, hadisin zayıf olduğunu hocası İmam Buhârî’den nakletmiştir. Açıklama kısmında da görüldüğü gibi senette bulunan raviler bu hadisi birbirlerinden işitmemişlerdir.
İbn Mâce de kitabında aynı hadisi naklettiği için yukarıda söylenenler onun için de geçerlidir. Fakat İbn Mâce, Berat gecesi ile ilgili olarak bundan başka iki hadis daha nakletmektedir. Bunlardan ilki şöyledir:
حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِيٍّ الْخَلاَّلُ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، أَنْبَأَنَا ابْنُ أَبِي سَبْرَةَ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ مُحَمَّدٍ، عَنْ مُعَاوِيَةَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ جَعْفَرٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ أَبِي طَالِبٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلى الله عليه وسلم ـ ” إِذَا كَانَتْ لَيْلَةُ النِّصْفِ مِنْ شَعْبَانَ فَقُومُوا لَيْلَهَا وَصُومُوا يَوْمَهَا . فَإِنَّ اللَّهَ يَنْزِلُ فِيهَا لِغُرُوبِ الشَّمْسِ إِلَى سَمَاءِ الدُّنْيَا فَيَقُولُ أَلاَ مِنْ مُسْتَغْفِرٍ فَأَغْفِرَ لَهُ أَلاَ مُسْتَرْزِقٌ فَأَرْزُقَهُ أَلاَ مُبْتَلًى فَأُعَافِيَهُ أَلاَ كَذَا أَلاَ كَذَا حَتَّى يَطْلُعَ الْفَجْرُ ” .
ANLAMI: Ali b. Ebî Tâlib (Radıyallâhü anh)’ten rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur : “Şaban ayının on beşinci gecesi olduğu zaman, o gece ibâdete kalkın. Ve o gecenin gündüzünü (on beşinci günü) oruç tutunuz. Çünkü o gece güneş batınca Allah Teâlâ dünyaya en yakın göğe rahmeti ile tecelli eder, (o andan) fecir oluncaya kadar: Benden mağfiret dileyen yok mu? Ona mağfiret edeyim. Benden rızık isteyen yok mu? Onu rızıklandırayım. (Bir belâ ile) müptela olan yok mu? Ona afiyet vereyim (Belâdan kurtarayım.) Şöyle olan yok mu? Böyle olan yok mu? (Onlara da istediğini vereyim) buyurur.”
İbn Mâce’nin Sünen’inin tahkikini yapan Muhammed Fuad Abdulbaki, hadisin açıklamasında şöyle demektedir:
“el-Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid adlı kitabında, senedinde bulunan İbn Ebi Sebre’den dolayı bu hadisin zayıf olduğunu söylemiştir. Muhaddislerden Ahmed b. Hanbel ve Yahya İbn Maîn de bu İbn Ebî Sebre’nin hadis uydurduğunu söylemişlerdir.”
İbn Mâce’deki diğer hadis şöyledir:
حَدَّثَنَا رَاشِدُ بْنُ سَعِيدِ بْنِ رَاشِدٍ الرَّمْلِيُّ، حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ، عَنِ ابْنِ لَهِيعَةَ، عَنِ الضَّحَّاكِ بْنِ أَيْمَنَ، عَنِ الضَّحَّاكِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَرْزَبٍ، عَنْ أَبِي مُوسَى الأَشْعَرِيِّ، عَنْ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلى الله عليه وسلم ـ قَالَ ” إِنَّ اللَّهَ لَيَطَّلِعُ فِي لَيْلَةِ النِّصْفِ مِنْ شَعْبَانَ فَيَغْفِرُ لِجَمِيعِ خَلْقِهِ إِلاَّ لِمُشْرِكٍ أَوْ مُشَاحِنٍ ” .
ANLAMI: Ebu Musa el-Eşari’nin Peygamberimizden rivayet ettiğine göre Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah Teâlâ Şa’ban ayının on beşinci gecesi (kullarına rahmetle) bakar ve herkese mağfiret eder. Yalnız Ona şirk koşana veya kindarlara mağfiret etmez.”
Bu hadisin açıklamasında Muhammed Fuad Abdulbaki yine Mecmeu’z-Zevâid’de bu hadisin, senette bulunan Abdullah İbn Lehia’dan dolayı zayıf olduğunu belirtmiştir. Sindî ise senetteki İbn Arzeb’in Ebu Musa el-Eşari ile karşılaşmadığını söylemiştir.
Görüldüğü gibi Berat gecesi ile ilgili nakledilen hadisler, zayıf hadislerdir. Rivayet zincirinde bulunan kimi raviler birbirlerini görmemişler, görmüş olsalar bile birbirlerinden hadis işitmemişlerdir. Bazı raviler de hadis uydurmakla suçlanmışlardır. Bütün bunlar gösteriyor ki bu gece ile alakalı olduğu söylenen bu hadislerle amel edilemez.
Nitekim Ahkâmu’l-Kur’an müellifi müfessir Ebu Bekir İbnu’l-Arabî Berat gecesinin fazileti hakkında bir tek sağlam hadisin bile gelmediğini, dolayısı ile bu konu ile ilgili olarak hadis diye dolaşan sözlere itibar edilmemesi gerektiğini söylemektedir. Allah-u a’lem en doğrusu da budur.
Berat kandili, Şaban ayının ortasında olan 15. geceye denilmektedir. Bu gecenin fazileti ile ilgili zayıf ve uydurma bazı rivayetler gelmiştir. Örnek olarak bir kaçını zikredelim.
Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘…Allah-u Teâlâ, Şaban ayının onbeşinci gecesi dünya semasına iner ve Kelb kabilesinin koyunlarının kılları sayısından daha çok günahları veya günah işleyenleri bağışlar’ buyurdu.”
Tirmizi 739 İbni Mace 1389
Ali (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Allah Rasulu (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Şaban ayının onbeşinci günü olunca, oruç tutan kişi gecesini de ibadetle geçirsin’ buyurdu.”
İbni Mace 1388, Beyhaki Şuabu’l-İman 3542, İbnu’l-Cevzi El-İlelu’l-Mutenahiye 2/71
Bu hadis hakkında imam Busiri (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“Bu rivayetin senedinde ibni Ebi Sebure vardır. İmam Ahmed bin Hanbel ve Yahya ibni Ma’in (Rahmetullahi Aleyh), bu adamın hadis uyduran bir kimse olduğunu söylediler.”
Busiri 2/10
Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Bu gecede Âdemoğlundan her doğacak ve ölecek olan yazılır ve yine bu gecede onların amelleri yükselir ve rızıkları iner’ buyurdu.”
Beyhaki Davud’ul-Kebir, Ebu Şame el-Baisu Ala İnkari’l-Bida’i ve’l-Havadisi 35
Bu hadis hakkında imam Beyhaki (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“Bu hadisin senedinde hiç kimsenin tanımadığı meçhul olan kimseler vardır.”
Beyhaki
Ebu Şame (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:
“Bu gecelerin fazileti ile senenin diğer geceleri arasında hiçbir fark yoktur!
Ebu Şame el-Baisu Ala inkari’l-Bida’i ve’l-Havadisi 35
Ancak bu hadislerin hiç birisi sahih değildir.
Not: Şaban ayının 15. gecesi yani berat kandili diye bilinen geceyi kutlamak bidattır! Yani gündüzünde oruç tutmak ve gecesinde namaz kılmak hakkında ki bütün hadisler uydurma olup asılsızdır! Ne Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) nede sahabeler, Şaban ayının 15. gecesini kutlamamışlardır!
Şaban ayının 15. gecesi hakkında şöyle bir sahih hadis vardır:
Ebu Musa el-Eşari (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Şüphesiz Allah-u Teâlâ Şaban ayının onbeşinci gecesi (kullarına) bakar ve yarattıklarından hepsini mağfiret eder. Yalnız kendisine şirk koşanı ve düşmanlık eden, kin ve husumet besleyene mağfiret etmez’ buyurdu.”
İbni Mace 1390
Berat'ın Sözlük Anlamı
Berat kelimesi “hemze” iledir ve "Müfredât" ve "Basâir"de açıklandığına göre, kök manası itibariyle “herhangi bir çirkin şeyden uzak olmak, arınmak, iyileşmek, kurtulmak” manalarına gelir. Elif ile olan ise “yaratmak” anlamınadır. “Ayn” harfi ile olan Berat ise “haşmet, metanet; ilim, şecaat ve güzel vasıflarda emsalinden üstünlük; hüsn ü cemalde tam olmak” manasına gelir. Türkçe’de “Berâat, Berât, Berat” şekillerinde kullanılır; fakat biz dillere en doğrusu alışsın diye “Berat”i tercih ettik.
Esasen Arapça “be-ri-e” fiilinin masdarı olan ve tam ifadesiyle “Berat” kelimesi, lügat olarak suç, ayıp, kusur ve kabahattan uzak olmak, arınmak, aklanmak, temiz ve suçsuz çıkmak; hastalıktan kurtulup iyileşmek manalarına gelmektedir. Berat bununla beraber, “muaf, özgür olma; (ithamı ve suçu) red, tekzip ve inkar; musumluk, suçsuzluk; dürüstlük manalarını da içermektedir. Hukuk dilinde Berat kelimesi hala kullanılmaktadır: "Hakkında berat kararı verildi" denir. Ayrıca izin, ruhsat, lisans, belge, diploma, patent, uyarı, ihtar ve ültimatom manalarına da gelir. “Beratini kazanma, kurtuluş belgesini elde etme” anlamını içermesi itibariyle, daha çok kula râci bir kelime olup, huzur-u ilahîde kuldan sadır olan fiil olmaktadır. Aynı kökten “Tebrie etme” kelimesi de “özgür kılma, muaf tutma; berat ettirme, suçsuz olduğunu gösterme” manalarıyla daha çok Allah’a râcidir ve Onun kullarına matuf bir fiili olmaktadır. Allah tebrie eder, kul da Berat eder; Beratını kazanır. Tebrie etmek bazen Allah’ın izni ve dilemesiyle kul tarafından da sadır olabilir. Kişinin kendini tebrie etmesi bazen nefsine yan çıkması manasına da gelir. Allah hakkında beraet, münezzeniyet, sübhâniyet ve kutsiyet anlamları ile paralellik arzeder. Beraetle aynı kökten olan “Berî” olmak, kılmak, tutmak fiili de eskimeyen Türkçemizden günümüze kullanılagelmiştir nitekim.
“Kadî Beydavî Bakara Sûresi'nde (54.) âyetin tefsirinde der ki; Beraet, bir şeyin kendisinden olmayan şeylerden arınıp saf hale gelmesi, halis olması mânâsınadır. "Hasta hastalığından, borçlu borcundan beri oldu." denildiği zaman kurtulmak anlamına söylenmiş olur. "Allah Âdem'i balçıktan berâe eyledi." denildiği zaman saflaştırmak şeklinde inşa etmek anlamına kullanılmış olur. Bu iki mânâ ile de kelime dilimizde kullanılmaktadır: Mesela "Berat-i zimmet asıldır." denildiği zaman, başından itibaren inşa suretiyle olan hulus, yani halislik ve selamet mânâsı kastedilmiş olur. Cezada suçtan Berat etmek de böyledir. Lâkin borçtan Berat yine aynı anlama gelebildiği gibi, daha ziyade ibrâ veya arınma şeklinde olur ki, bu da tafassî denilen kurtulma yoludur. (Tekassî de uzaklaşmak manasına gelir.) Hukuk terimi olarak kelimenin anlamı böyle olduğu gibi, bir de bundan alınarak kelimenin siyasette ve özellikle diplomaside kullanılan mânâsı vardır ki, âyette asıl gözetilmiş olan mânâ da budur. Nitekim Ebu Bekri Razi bunu açıklayarak "Ahkam-ı Kur'ân"da der ki; "Berat, dostluk antlaşmasının kesilmesi, dokunulmazlığın kaldırılması ve sağlanmış olan eman (güvence)ın sona erdirilmesidir." Fahreddin Razî de tefsirinde der ki; "Beraetin mânâsı dokunulmazlığın kaldırılmasıdır."İşte burada Berat herhangi bir çirkinlikten ve noksanlıktan salim olmak ve uzaklaşmak demek olan aslî mânâsını korumakla birlikte bilhassa siyaset hukuku ve milletler arası hukuk dilindeki ıstılahî anlamı geçerlidir: "Savaş çıkmasını gerektiren bir ilişki kesme" demektir. İşte böylece sûrenin ilk âyeti bir ültimatom ve ondan sonrası da bunun gerekçesi ve bu gerekçenin herkese duyurulması ve açıklanmasıdır.”
18 Nisan 2013 Perşembe
Berat Kandili Mesajları
Beraat Kandiliniz Mübarek Olsun. Allah sana sevdiklerinle beraber mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamayı nasip etsin.
Duanız kabul, ameliniz makbul hizmetiniz daim olsun. Saadetiniz kaim olsun. Beraat Kandiliniz Mübarek Olsun.
Bu günlerin feyzi üzerinize, rahmeti geçmişinize, bereketi evinize, nuru ahiretimize, sıcaklığı yuvamıza dolsun. Beraat Kandiliniz Mübarek Olsun.
En ışıltılı bakışların gözlerinde, en tatlı sözlerin kulaklarında, tüm mutlulukların avuçlarında ve en sonsuz sevgilerin gönlünce yaşayacağı nice mutlu kandillere…
Allah’ın Rahmeti, bereketi sizinle olsun, gönül güneşiniz hiç solmasın, yüzünüz aydın olsun, kabriniz nur dolsun, makamınız Firdevs, dualarınız kabul olsun. Kandiliniz kutlu olsun…
İlahi esintilerin kalpleri okşadığı, bir anın bir asra bedel olduğu bu gece dualarda birleşmek dileğiyle, Beraat Kandiliniz Mübarek Olsun.
Sofranız afiyetle, paranız bereketli, kararlarınız isabetli, yuvanız muhabbetli, kalbiniz merhametli, bedeniniz sıhhatli, yüzünüz mutlu, Beraat Kandiliniz Mübarek Olsun.
Gecenin güzel yüzü yüreğine dokunsun, şeytan senden uzakta, melekler başucunda olsun, güneş öyle bir geceye doğsun ki duaların kabul Beraat Kandiliniz Mübarek Olsun
Bir damla umut serpilsin yüreğine, bin tatlı umut dolsun günlerine, hayallerin gerçekleri bulsun, bütün duaların kabul, Beraat Kandiliniz Mübarek Olsun. 2013mersin.net
Güneşin güzel yüzü, yüreğine dokunsun, kâbuslar senden uzakta, melekler başucunda dursun. Güneş öyle bir geceye doğsun ki, duaların kabul, Beraat Kandiliniz Mübarek Olsun.
Kuran’ın nazil olduğu bin aydan daha hayırlı bu gecenin size efradı ailenize ve bütün İslam alemine hayır bereket ve huzur getirmesini diliyor ve dua ediyorum.
Avuçların açıldığı, gözlerin yaşardığı, ilahi esintilerin kalpleri okşadığı anın bir asra bedel olduğu bu gece dualarda birleşmek dileğiyle Beraat Kandiliniz Mübarek Olsun.
Bin aydan daha hayırlı bu mübarek gecenin büyüsüne kapılmanız dileğiyle Beraat Kandiliniz Mübarek Olsun.
Yağmur yüklü bulutlar gibi gelen, eteğindeki hayır cevherlerini başımıza boşaltan ve bizlere mutluluk veren kandilin, büyüsüne kapılmanız dileğiyle. Beraat Kandiliniz Mübarek Olsun.
Allah’ın adıyla başladığınız her işinizde başarılar dilerim. Beraat Kandiliniz Mübarek Olsun.
Yükü sevgi özü saygı gücü barış süsü hoşgörü olan mübarek Beraat kandilini kutlarım Allah’a emanet olun.
Bin damla serpilsin yüreğine, bin tatlı mutluluk dolsun günlerine, bin bir hayalin gerçekleri bulsun, her türlü duaların kabul olsun, kandilin mübarek olsun…
Kalpler vardır, sevgiyi yaşatmak için, İnsanlar vardır, dostluğu paylaşmak için, Mübarek günler vardır, Beraberce kutlamak için.
Kardeşliğin daimi olduğu, sevgilerin birleştiği dostlukların hiç bitmediği, belki durgun, belki yorgun, yine de mutlu, yine de sevgi dolu nice kandillere.
Geçmişin bugünle, ışığın gölgeyle umudun gerçekle, ışığın gölgeyle, üzüntünün neşeyle, öfkenin sevgiyle barıştığı nice kandillere.
Dertlerimiz kum tanesi kadar küçük, sevinçlerimiz Nisan yağmuru kadar bol olsun. Bu mübarek geceniz sevapla dolsun. Kandiliniz mübarek olsun.
10 Nisan 2013 Çarşamba
Berat Kandili'nin Özellikleri
Berat gecesi, mübarek bir gecedir ve Kur’an, toptan Berat Gecesi Levh-i Mahfuz’dan dünya semasına indirilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de, Duhan suresinin 3. âyetinde geçen “Leyle-i Mübâreke / Mübarek Gece” ile Berat gecesinden bahsedildiği ifade edilmiştir. “Hâ, Mîm. Açık olan ve gerçeği açıklayan bu kitaba yemin ederim ki; Biz onu (Kur’anı) mübarek bir gecede indirdik. (...) O, öyle bir gecedir ki her hikmetli iş (hiçbir yanlışı olmayan, kesinleşmiş, önlenmesi mümkün olmayan iş), tarafımızdan bir emir ile, o zaman yazılıp belirlenir.” âyetlerinde belirtilen mübarek gecenin Berat gecesi olduğunu İkrime ve başka bazı müfessirler söylemişlerdir. İslam alimlerinin çoğunluğuna göre ise bu gece Kadir gecesidir. Çünkü diğer ayetlerde Kur’an’ın Ramazan ayında ve Kadir gecesinde indiği açıkça bildirilmektedir. Bu takdirde Kur’an’ın tamamının Berat gecesi Levh-i Mahfuz’dan dünya semasına indiği, Kadir gecesinde de görevli katipler tarafından istinsah edilip, ayetlerin Cebrail tarafından Efendimiz’e (sas) peyderpey indirilmeye başlandığı şeklinde bir yorum ortaya çıkmaktadır ki iki tefsirin arasını bulan bazı müstakim ve müellif müfessirler bu orta yollu görüşü benimsemişlerdir.
Büyük İslam müfessiri allâme Muhammed Hamdi Yazır’ın nihâî tahlili gayet veciz ve muknidir. Keşşaf’ta şöyle bir ifade vardır: “Eğer dersen: Kur'ânın bu gecede indirilmesinin mânâsı nedir? Ben de şöyle cevap veririm: Dediklerine göre, yedinci semadan dünya semasına bir cümle olarak (toptan) Levh'te dünya semasına indirildi, ve Cebrail (a.s.) sefereye (yazıcı meleklere) imlâ etti, sonra da Peygamber'e yirmiüç senede kısım kısım indiriyordu.” Keşşaf'ın Kur'ân'ın inişi hakkındaki bu son beyanı, bu gecenin Berat gecesi olduğunu söyleyenlerin görüşüne uygun düşmüş oluyor. Çünkü Kadir gecesinde ilk kez Peygamber'e indirilmeye başlanmıştır. Onun için Kâdî ve Ebu's-Suud şöyle demişlerdir: "İlk defa o gece indirilmeye başlandı. Veya o gece cümleten (toptan) Levh'ten dünya semasına indirildi ve Cebrail (a.s.) sefereye (yazıcı meleklere) imlâ etti, sonra da Peygamber'e yirmi üç senede kısım kısım indiriyordu."
Fahruddin Razî de şöyle kaydetmiştir: Rivayet olunur ki: Atıyye-i Harûrî, Abdullah İbn Abbas hazretlerinden "Gerçekten biz onu kadir gecesinde indirdik." ayeti ile "Gerçekten biz onu mübarek bir gecede indirdik."ayetini şöyle sordu: Yüce Allah Kur'ân'ı (23 yıllık bir süreçte) ayların hepsinde indirmiş iken, bu iki ayetin ifadesiyle “şu gece indirdik” denilmesi nasıl sahih olur? Böyle bir soru karşısında İbn Abbas (r.a.) hazretleri cevaben dedi ki: Ey İbnü Esved! Ben helak olmuş olsam da, bu soru nefsinde kalıp da cevabını bulamamış olsaydın, helak olacaktın. Kur'ân-ı Kerim, önce cümleten (toptan) Levh-i mahfuzdan Beyt-i Ma'mura indi ki o dünya semasıdır. Sonra onun arkasından olayların çeşitlerine göre, durumdan duruma (Hz. Rasul’e) nazil oldu.
İbn Abbas (ra), “Hâ-Mîm”i (44/1) açıklarken şöyle demiştir: “Yüce Allah, kıyamet gününe kadar olacak şeyler hakkında nelerin cereyan edeceği ve nasıl gerçekleşeceği üzerine hükmünü vermiştir. “indirilen bu kitap…” (44/2) cümlesinde geçen kitabın Kur’an olduğunu beyan etmiştir. Aynı ayette geçen “Mübarek gece...” ifadesini de şöyle açıklamıştır: O mübarek gece, Şaban ayının orta gecesidir, yani onbeşinci gecesidir. Bu gece Berat gecesidir.”
İkrime’ye (…..) göre: Kur’an’ın tamamı bütün halinde Berat gecesi Levh-i Mahfuz’dan Beytü’l-Ma’mûr’a dünya semasına toptan indirilmiştir. Cebrail de işte buradan âyetleri alıp peyderpey Hz. Peygamber’e indirmiştir. İkrime, “O (mübarek) gecede her hikmetli iş hükme bağlanır.” ayetinin tefsirinde: “Şüphesiz ki Allah Teala Şaban’ın ortanca gecesinde meleklere detaylarıyla birlikte (emirlerini, bir yıllık icraatını) inceden inceye anlatır, sınıf sınıf ayırarak bildirir.” demiştir.
İbn Cerîr et-Taberî, İbnü’l-Münzir ve İbn-i Ebî Hatim, “Muhammed b. Sûka” tariki ile İkrime’nin “O gecede her hikmetli birbirinden ayrılır” ayeti hakkında şöyle dediğini tahriç etmişlerdir: “Şaban ayının ortanca (Beraat) gecesi bir senelik işler ibram edilir (hükme bağlanır, sözleşme bitirilir, hüküm teyid edilir, kesinleştirilir, onaylanır). Hayatta kalacaklar, öleceklerden ayrılır. Hacca gidecekler yazılır. Bunlara ne bir kişi ilave edilir, ne de bunlardan bir kişi çıkarılır, (öylece kesinleşir).”
Taberî’nin, “Kendisi (Taberî), Ubeyd b. Âdem b. Ebî İyâs, Ubeyd’in babası, Leys, Ukayl b. Hâlid, İbn Şihâb, Osman b. Muhammed b. el-Muğîre b. el-Ahnes” senet zinciri ile rivayet ettiğine göre Hz. Rasulullah (sas) şöyle buyurmuşlardır: “Eceller Şaban ayından Şaban ayında kesilirler. Öyle olur ki adam nikahlanmıştır ve çocuğu olacaktır; oysa ki ismi (o sene) vefat edecekler (listesi) içinde çıkar, (bulunur).” “Osman b. Muhammed” tariki ile Beyhakî’nin Şuabu’l-İman’ında da tahriç etmiş olduğu aynı hadis-i şerif, Ebu Hureyre tariki ile Deylemî ve İbn-i Zencûyeh’de de kaydedilmiştir.
İki tarikli bu hadis-i şerif ve İkrime’nin kavli, “O (mübarek) gecede her hikmetli iş hükme bağlanır.” âyet-i kerimesindeki gecenin Beraat gecesi olduğu ile örtüşmektedir. Adeta o gece alınan kararlar muvacehesinde bazı insanların ecelleri de kesilmiş olmaktadır.
Sonuç olarak demek ki, Kur'ân'ın bir toptan inişi, bir de kısım kısım inişi vardır. Toptan inmesi bir defada olmuştur. Buna daha çok "İnzal" ifadesi uygundur. Kısım kısım inmesi de Peygamber'e azar azar yirmi üç senede olmuştur. Buna da "Tenzil" ifadesi uygundur. Bunların aynı mânâda kullanıldıkları yadırganmadığı gibi, "tenzil"in her necmi (kısım kısım inmesi) ayrıca düşünüldüğü zaman yine "inzal" denilmek uygun olacağından birinin bir gecede, birinin de diğer gecede olması iki rivayetin uzlaştırılmasına daha uygun gelecektir. Şu halde bu ayetteki "mübarek gece"nin "berat gecesi" olması, "Gerçekten biz onu kadir gecesi indirdik." (Kadr 97/1) buyurulmasına aykırı olmayacaktır.” Bunu böylece te’lif ve tespitten sonra, neticenin özüne inecek olursak:
Kur’an-ı Kerim’in ilk defa Beraat gecesi toptan dünya semasına indirildiği ve fakat ondan ilk ayetlerin Rasulullah’a Kadir gecesi ilk defa vahyedilmeye başlandığı şeklinde de bazı ulemanın rivayetleri ve görüşleri vardır. Kur’an’daki “mübarek gece”nin, Beraat gecesi olduğu şeklindeki Abdullah İbn Abbas’ın bir kavli ve İkrime’nin tefsiri, İslam müfessirleri, alimleri ve muhaddisleri arasında çok çok az zevat tarafından tercih edilmiştir. Cumhur-u ulemanın icması ise şu merkezdedir ki: Kur’ân-ı Kerim’in Kadir gecesinde dünya semasına indirilmiş, yahut kadir gecesinde ilk vahiy indirilmeye başlanmıştır. Kur’an ve Sünnet bunun şahididir. Ancak (diğer kavline göre) İbni Abbas, İbn Ömer, Mücahid, Katade, Hasan Basri, Said b. Cübeyr, İbn Zeyd, Ebu Malik, Dahhak ve daha birçok müfessirler, bu gecenin Ramazan ayının Kadir gecesi olduğu görüşünde ittifak halindedirler. Çünkü, Kur'an'ın bizzat kendisi bu hususu böyle izah etmektedir. Dolayısıyla, Kur'an'ın haberine rağmen, başka haberlere dayanmaya gerek yoktur. İbn Kesir, "Osman b. Muhammed'in İmam Zühri'den, Şaban ayında kader ve kısmetler hakkında karar verilir" şeklindeki rivayetinin mürsel olduğu ve bu gibi rivayetlerin açık nass karşısında delil olamayacağını"' söylemiştir. Biz, cumhur-u ulemanın icmasını kabul ve itikat etmekle beraber, azınlık da olsa diğer İslam ulemasının tefsir ve tercihlerini de burada Beraat gecesinin faziletleri ve hususiyetleri babında kaydediyoruz ki, Beraat gecesi başlığı altında böylesine mühim bir mevzuu temelinden ele alınmış ve kuşatıcı biçimde vaz’ edilmiş olsun.
Berat gecesi, kaderden bir gecedir; her önemli işin hikmetli bir şekilde ayrımı ve tasnifi yapılır. Semavi kelam: “Biz o (Kur’an)ı leyle-i mübârekede indirdik.” buyurmaktadır. “Mübareke, hayrı çok demektir. Çünkü Yüce Allah bu gecede kullarının menfaatlerine ait işler hazırlar ki yalnız Kur'ân'ın inzali olsa yine yeterdi. Amma niçin gece indirildi. “İnnâ künnâ münzirîn.” Çünkü biz münzir idik, yani inzar yapıyorduk, inzar edecek uyarıcı bir peygamber gönderiyorduk. Demek ki Peygamber'in inzarı sıdk ile yapılması için ilk önce onu kendi nefsinde duyması hikmetin gereği idi. Buna da en yaraşan gece olması idi. Gecenin mübarekliğine gelince “fîhâ yüfragu küllü emrin hakîm” her hikmetli iş o gecede ayırt edilir. Her hikmetli, önemli iş veya her muhkem, sağlam olması gereken işler onda yani o gecede ayrılıp tedbir ve dağıtımı yapılır. İcra edilmek üzere özel olarak ayrılır, yazılır.”
Abdullah b. Abbas’ın azatlı kölesi İkrime de, “O gece her hikmetli iş ayırd edilir.” mealindeki ayette anlatılan gecenin, Şaban ayının onbeşinci (Berat) gecesi olduğunu söylemiştir. Allah Teala o gece senenin bütün işlerini gözden geçirir; hazırlar. Hayattan, ölüme gidecekler yazılır. Allah’ın evini (Kâbe’yi) hac ziyaretine gidecekler belirlenir. Bunların sayısında ne bir artma olur, ne de bir eksilme.
Berat gecesinin sene-i devriyelerinde demek ki “tefrîk-ı küll-i emrin hakîm” yapılmaktadır. Bazı müfessirlere göre Berat gecesine işaret eden “O, öyle bir gecedir ki her hikmetli iş tarafımızdan bir emir ile, o zaman yazılıp belirlenir.” âyetine verilen mealler doğrultusunda şunlar da tamamlayıcı birer mana parçaları olarak ifade edilmiştir: Her hikmetli iş, her muhkem emir, tarafımızdan bir emirle o mübarek gecede ayırd edilir, o zaman yazılıp belirlenir. Katımızdan bir buyrukla her hikmetli işe o gecede hükmedilir. Hikmetli iş, yani hiçbir yanlışı olmayan, kesinleşmiş, önlenmesi mümkün olmayan işler, icraatlar, tasarruflar, takdirler.
Allâme Yazır der ki: “Tarafımızdan bir emir olarak” yani "Hakim emir"den maksat, doğrudan doğruya Allah'tan olan şeylerdir. Yahut tarafımızdan emir ile ayırt edilir. Veya “enzelnâhü” fiilindeki zamirden haldir, yani o Kur'ân'ı tarafımızdan bir emir, bir ferman olarak indirdik. “İnnâ künnâ mürsilîn” Çünkü biz peygamberlik veriyorduk. Ki Resulün, elçinin elinde alamet olmak üzere bir emirname, bir ferman bulunması lazım gelir. O Peygamberlik ne için? Rabbından bir rahmet olmak üzere ki Hz. Muhammed'in peygamberliği alemlere rahmettir. İnzar da onun içindir. Gerçekte O öyle işitici, öyle bilicidir. Mazlumların, muhtaçların feryatlarını işitir, ihtiyaçlarını bilir.”
Berat gecesi, her önemli işin hikmetli bir şekilde ayrımı ve seçimi yapılır, evet. Kimin emri ile? Allah’ın. Kimler tarafından, mele-i a’lânın kâtip melekleri tarafından. O halde demek ki göklerötesi mâna âleminde cereyan eden esrarengiz bir toplantı var; ve bu toplantıya katılan melekler tarafından ilâhî buyruklar defterlere geçirilir, geriye dönüşü mümkün olmayan kesin bir şekilde kaydedilir.
Berat gecesi, bir yıllık icraat programı takdir edilir, melekler tarafından defterlere tensih edilir. “Fîhâ yüfragu küllü emrin hakîm.” âyet-i kerimesinde Berat gecesinin en nirengi özelliği ifşa edilmiştir. Bu, cümle isti'nafiye (yeni bağımsız cümle) veya gece kelimesinin sıfatıdır. Önceki ihtimale göre "mutlak olarak gecede", ikinciye göre de, O gecede" demek olur. “Yüfragu”nun mânâsı ‘Gelecek seneye kadar kulların rızıkları, ecelleri ve diğer durumları yazılır, ayrıntılı bir şekilde belirlenir’ demektir. Denildiğine göre Levh'ten yazılmasına Berat gecesi başlanır, Kadir gecesi bitirilir.” Kur’an’dan mühlem Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri de “Bu gelen gece olan Berat Gecesi, bütün senede bir kudsî çekirdek hükmünde ve beşerin mukadderatının programı nev'inden olması cihetiyle, kadir gecesinin kudsiyetindedir.” ifadesiyle bu gecenin bütün kâinatla, mahlukatla ve insanoğlu ile alakalı hâlâ berdevam olan hususiyetini net biçimde tespit ile nazarlara izhar etmiştir.
Abdullah İbn Abbas (ra)’ın da açıkladığı üzere, bir kısım alimlere göre: Berat gecesi, emirlerin Levh-i Mahfuz’dan istinsahına başlanır, kâtip melekler bu geceden, gelecek seneye müsaadif aynı geceye kadar olacak olan hadiseleri ellerindeki defterlere yazmaya başlarlar. Berat gecesi başlar, Kadir gecesi bitirirler. Rızıklar, eceller, zenginlik, fakirlik, ölümler, doğumlar hep bu esnada kaydedilir. O sene hacca gideceklerin sayısı bile bu devrede takdir olunur. Herkesin ve herşeyin o sene içindeki mukadderatı, geleceği kaydedilir. Rızıklarla alakalı defter Mikail’e; harpler, zelzeleler, sâikalar, çöküntülerle ilgili defter Cebrail’e; amellerle alakalı defter, dünya göğünün vazifelisi büyük melek İsrafil’e; ölüm ve musibetlere ait nüsha da Azrail’e teslim olunur. Bu defterlerin düzenlenmesi Berat Gecesinde başlar, Kadir Gecesinde tamamlanarak her defter, sahibine teslim edilir.
Rasûlulllah Efendimiz (sas): “Allah Teala (bir yıllık) tüm şeyleri Berat gecesinde takdir eder. Kadir gecesi gelince de bu şeyleri sahiplerine teslim eder.” buyurmuştur. Berat gecesinde eceller ve rızıklar; Kadir gecesinde ise hayır, bereket ve selamet ile alakalı işler takdir edilir. Kadir gecesinde sayesinde dinin güç-kuvvet bulduğu şeylerin takdir edildiği; Berat gecesinde ise, o yıl ölecek olanların isimlerinin kaydedilip ölüm meleğine teslim edildiği de söylenmiştir. Nitekim Berat gecesi olduğu da bildirilen, o her hikmetli işin belirlendiği o Mübarek Gece’den bahseden ayetlerin 8.si “Hayatı veren ve hayatı alıp öldüren de O’dur. Sizin ve daha önce gelmiş geçmiş atalarınızın da Rabbidir.” âyeti, Berat gecesi bir sene içinde vefat edecek olanların belirlenip listenin Azrail’e teslim edildiğine de bir işaret olarak yorumlanabilir.
Berat gecesi, bir yıl içinde doğacaklar, ölecekler, rızıklar belirlenir; senenin bütün işleri ve kulların amelleri Allah Teala’ya edilir. Ata b. Yesar da demiştir ki: Şaban ayının orta gecesi senenin bütün işleri Yüce Hakka arz olunur. Bir kimse, evinden yolculuğa çıkar; ama bilemez, o gece onun ismi ölüler defterine geçmiştir, diriler arasından çıkmıştır. O sene biri evlenir; halbuki onun ismi de diriler arasından silinmiş, ölecekler arasına yazılmıştır.” Bir başka rivayete göre de: Hz. Aişe validemiz, ‘Ya Resûlallah, Allahü teâlâ seni, günah işlemekten muhafaza buyurduğu hâlde, niçin Berat Gecesi’nde çok ibadet ettin?’ dediğinde, buyurdu ki: ‘Şükredici kul olmayayım mı? Sen biliyor musun bu gecede ne gibi hayırlar vardır? Bu yıl içinde doğacak her çocuk, bu gece deftere geçirilir. Bu yıl içinde öleceklerin isimleri, bu gece yazılır. Kulların rızıkları bu gece tertip edilir. Ve herkesin amelleri ve işleri Allahü teâlâya bu gece arz olunur.’
Ata İbn Yesâr demiştir ki: “Şaban ayının ortanca gecesi (Berat gecesi) olduğu zaman, ölüm meleğine bir sahife teslim edilir ve denilir ki: “Bu sayfada ismi olan herkesin ruhunu kabzet. Bir kul bir ağaç dikiyor da olsa, izdivaç için nikahlanıyor da olsa, bir bina inşa ediyor da olsa, eğer ismi bu ölecekler listesine nüsha edilmiş (geçirilmiş) ise ölüm meleği katiyen o kişinin işini bitirmesini beklemez, ancak kendisine emredileni anında yerine getirir ve o kişinin canını alır. Ey uzun emelle mağrur (aldanmış) kişi! Ey kötü amelle mesrur kişi! Ölümden daima korku üzere bulun. Bilmiyorsun ki ecel ne vakit sana hücum edecek!”
Bu gece mahlukatın bir sene içindeki rızıkları, zengin veya fakir, aziz veya zelil olacakları, ihya veya imâte edilecekleri, ecelleri ve kimlerin hacca gidebileceğine dair şahıs ve sayı tespiti hakkında Allah tarafından meleklere malumat verileceği beyan olunmaktadır.
7 Nisan 2013 Pazar
Berat Kandili'nin Anlamı
Şaban-ı şerif ayının tam ortanca 15. gecesi mübarek Berat Gecesidir. Yani Mübarek Üç Ayların ikincisi, Receb ve Ramazan’ın ortasındaki Şaban ayının 14’ü ila 15’i arasındaki mübarek gecedir. “Kudsî leyâlî-i meşhûre”den (meşhur kutsal gecelerden) birisidir. Takvim diliyle "Berat Gecesi" demek, "Ramazan ayına 15 gün kaldı" demektir. Berat, Allah’ın dünya semasına tenezzül buyurduğu; kullara Beratlerinin, kurtuluş fermanlarının verildiği, kurtuluşları için fırsat kapısının açılığı umumî af gecesidir. Tevbeler, istiğfarlar kabul edilir, günahlar bağışlanır. Berat Allahın lütf u ikram gecesidir, ekstradan verme vaktidir. Dualara icabet eder, münacaatlara cevap verir. Rasul-i Ekrem’e şefaat hakkının tamamı (şefaat-ı tamme) bu gece verilmiştir. Beraat gecesinde bir yıl içinde vefat edeceklerin ve hacca gideceklerin listesi çıkarılır. Beraat, Allah tarafından seçilmiş dört kutsî geceden birisidir[8] ve -Kadir gecesi gibi- meleklerin bayram gecesidir. Beratin, gecesi de mübarek ve mukaddestir, gündüzü de. Allah’ın hayır kapılarının açıldığı hayırlı bir gecedir ki ilahî rahmet kapılarıyla birlikte Cennetin sekiz kapısı da birden açılır. Dahi göklerin de kapıları açılır, melekler, müminlere müjde verir, onları ibadete teşvik ederler. Berat ubûdiyet ve ibadet günüdür. Gecesini ibadetlerle ihya etmek, gündüzünde ise oruç tutmak müstehaptır. Hz. Peygamber, Hz. Ali ve onun ihbarıyla Hz. Davut bir müddetliğine evinden dışarıya çıktığı ve başını semaya doğru kaldırarak dua ettiği bir gecedir.
Berat orucu tutamayanlar kazasını yaparlar. Berat Gecesi, nafile (hayır) namazı kılmak müstehaptır. Bu gece yüz rek’at nafile namaz kılanlara, tebşir, te’min ve def’ için melekler gönderilir. Bu namazı kılan kimse o sene ölürse, şehitlik mertebesine nâil olur denmiştir. Beraat gecesi kalbi temiz olanın, bütün senesi temiz olur. Beraati ihya edenin kalbi, kalblerin öldüğü günde ölmez. Berat ibadetle uyanık geçirildiğinde, karşılığında Cennetin vacip kılındığı bir gecedir. Bununla beraber, Berat gecesinin umumi affından mahrum bırakılanlar da olur. Bazı İslam ulemasına göre: Kur’an’ın tamamı bütün halinde Berat gecesi Levh-i Mahfuz’dan Beytü’l-Ma’mûr’a, dünya semasına toptan indirilmiştir, “inzâl edilmiştir.” Cebrail de işte buradan âyetleri alıp peyderpey indirmiştir. Kadir gecesinde ise ilk kez Peygamberimiz’e ayet ayet vahyedilmeye başlanmıştır ki buna da “tenzîl” denilmiştir. Binâenaleyh: Her önemli işin hikmetli bir şekilde ayrımı ve kararlaştırılması bu gece yapılır. Bir yıllık icraat programı takdir edilir, melekler tarafından defterlere tensih edilir. Bu mübarek gecede Mele-i A’lâ’nın büyük toplantısı gerçekleşir ve dünya göğünde bir ruhaniyet oluşur ve insanları etkiler, yönlendirir.
Berat gecesi senenin bütün işleri ve kulların amelleri Allah Teala’ya arzolunur.[30] Berat gecesinde, beşerin kader programı nev’inden bir İlahî icraat yapıldığı için, bu gece Kadir gecesi kudsiyetindedir; ve bütün senenin bir çekirdeği hükmündedir. Buna bağlı olarak da, elli senelik bir manevî ibadet ömrünü ehl-i imana kazandırabilecek kutsiyet, hususiyet ve mübarekiyette bir gecedir. Kader gecesinde herbir hasenenin sevabı otuzbin olduğu gibi; Berat gecesinde de herbir amel-i sâlihin ve herbir harf-i Kur'ân'ın sevabı yirmibine çıkar. Yapılan tespitlere göre: İslam ibadet tarihinde Beraat gecesi, camilerde cemaat halinde değerlendirilmeye başlanılan ilk kandil olma özelliğine sahiptir. Berat gecesiyle Kadir gecesi arasında kırk gün vardır şeklinde bir bilgi de kaydedilmiştir. Yine bazı rivayetlere nazaran: Asr-ı saadette Şakk-ı Kamer hadisesi Beraat gecesi cereyan etmiştir. Dahi kıblenin değişimi bu gece gerçekleşmiştir. Allah Teala’nın bu gece Kâbe’ye nazar kılıp hususi tecelli ettiği ve yine Zemzem suyunun bu gece ziyadeleştiği de kaydedilmiştir.
İslam kaynaklarında Berat gecesinin kutsiyeti, hususiyeti, mübarekiyeti ve hususiyeti ile alakalı pek çok malumat serdedilmektedir ki, bunların bir kısmı doğrudan Kur’an ve Sünnet’e dayanırken, bir kısmı Kur’an ve Sünnet’ten ulemanın istihraç ve istinbatları olmaktadır. Diğer bir kısmı Sahabe, Tâbiîn ve Tebe-i Tâbiîn’in âsârıdır. Bütün bu kaynaklar üzerinde bir kısım müfessirlerin ve müçtehitlerin değerlendirmeleri ise Beraat gecesini daha açık, daha uyumlu bir yapıda anlaşılabilir hale getirmiştir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)