29 Nisan 2013 Pazartesi

Berat'ın Sözlük Anlamı



Berat kelimesi “hemze” iledir ve "Müfredât" ve "Basâir"de açıklandığına göre, kök manası itibariyle “herhangi bir çirkin şeyden uzak olmak, arınmak, iyileşmek, kurtulmak” manalarına gelir. Elif ile olan ise “yaratmak” anlamınadır. “Ayn” harfi ile olan Berat ise “haşmet, metanet; ilim, şecaat ve güzel vasıflarda emsalinden üstünlük; hüsn ü cemalde tam olmak” manasına gelir. Türkçe’de “Berâat, Berât, Berat” şekillerinde kullanılır; fakat biz dillere en doğrusu alışsın diye “Berat”i tercih ettik.

Esasen Arapça “be-ri-e” fiilinin masdarı olan ve tam ifadesiyle “Berat” kelimesi, lügat olarak suç, ayıp, kusur ve kabahattan uzak olmak, arınmak, aklanmak, temiz ve suçsuz çıkmak; hastalıktan kurtulup iyileşmek manalarına gelmektedir. Berat bununla beraber, “muaf, özgür olma; (ithamı ve suçu) red, tekzip ve inkar; musumluk, suçsuzluk; dürüstlük manalarını da içermektedir. Hukuk dilinde Berat kelimesi hala kullanılmaktadır: "Hakkında berat kararı verildi" denir. Ayrıca izin, ruhsat, lisans, belge, diploma, patent, uyarı, ihtar ve ültimatom manalarına da gelir. “Beratini kazanma, kurtuluş belgesini elde etme” anlamını içermesi itibariyle, daha çok kula râci bir kelime olup, huzur-u ilahîde kuldan sadır olan fiil olmaktadır. Aynı kökten “Tebrie etme” kelimesi de “özgür kılma, muaf tutma; berat ettirme, suçsuz olduğunu gösterme” manalarıyla daha çok Allah’a râcidir ve Onun kullarına matuf bir fiili olmaktadır. Allah tebrie eder, kul da Berat eder; Beratını kazanır. Tebrie etmek bazen Allah’ın izni ve dilemesiyle kul tarafından da sadır olabilir. Kişinin kendini tebrie etmesi bazen nefsine yan çıkması manasına da gelir. Allah hakkında beraet, münezzeniyet, sübhâniyet ve kutsiyet anlamları ile paralellik arzeder. Beraetle aynı kökten olan “Berî” olmak, kılmak, tutmak fiili de eskimeyen Türkçemizden günümüze kullanılagelmiştir nitekim.

“Kadî Beydavî Bakara Sûresi'nde (54.) âyetin tefsirinde der ki; Beraet, bir şeyin kendisinden olmayan şeylerden arınıp saf hale gelmesi, halis olması mânâsınadır. "Hasta hastalığından, borçlu borcundan beri oldu." denildiği zaman kurtulmak anlamına söylenmiş olur. "Allah Âdem'i balçıktan berâe eyledi." denildiği zaman saflaştırmak şeklinde inşa etmek anlamına kullanılmış olur. Bu iki mânâ ile de kelime dilimizde kullanılmaktadır: Mesela "Berat-i zimmet asıldır." denildiği zaman, başından itibaren inşa suretiyle olan hulus, yani halislik ve selamet mânâsı kastedilmiş olur. Cezada suçtan Berat etmek de böyledir. Lâkin borçtan Berat yine aynı anlama gelebildiği gibi, daha ziyade ibrâ veya arınma şeklinde olur ki, bu da tafassî denilen kurtulma yoludur. (Tekassî de uzaklaşmak manasına gelir.) Hukuk terimi olarak kelimenin anlamı böyle olduğu gibi, bir de bundan alınarak kelimenin siyasette ve özellikle diplomaside kullanılan mânâsı vardır ki, âyette asıl gözetilmiş olan mânâ da budur. Nitekim Ebu Bekri Razi bunu açıklayarak "Ahkam-ı Kur'ân"da der ki; "Berat, dostluk antlaşmasının kesilmesi, dokunulmazlığın kaldırılması ve sağlanmış olan eman (güvence)ın sona erdirilmesidir." Fahreddin Razî de tefsirinde der ki; "Beraetin mânâsı dokunulmazlığın kaldırılmasıdır."İşte burada Berat herhangi bir çirkinlikten ve noksanlıktan salim olmak ve uzaklaşmak demek olan aslî mânâsını korumakla birlikte bilhassa siyaset hukuku ve milletler arası hukuk dilindeki ıstılahî anlamı geçerlidir: "Savaş çıkmasını gerektiren bir ilişki kesme" demektir. İşte böylece sûrenin ilk âyeti bir ültimatom ve ondan sonrası da bunun gerekçesi ve bu gerekçenin herkese duyurulması ve açıklanmasıdır.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder