6 Mayıs 2013 Pazartesi

Berat Gecesi İbadet Gecesidir



Berat gecesi ibadet ve münacat gecesidir. İnsanların bir sene içerisindeki rızıkları, zengin veya fakir olacakları ve ecelleri gib mühim hususlar o gece içerisinde meleklere bildirilir. O geceyi ibâdet ve tâatla geçirmek ve nafile namaz kılmak sevaptır. Nitekim Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) Berat gecesini ibadetle geçirirler ve bu gecede aşağıdaki duayı çokça okurlardı: Allâhümme’rzuknâ kalben takıyyen mine’ş-şirki beriyyen lâ kâfiren ve şakiyyen. Ey Allahım! Bizi senden korkan takva sahibi bir kalple rızıklandır; şirkten uzak eyle. Bizi kâfir veya bedbaht eyleme.” Bu gece yapılması teklif ve tavsiye edilen dualardan birisi de: "Yâ Rabbî, bize dünya ve âhıret saâdeti ihsân eyle, bize hidâyet verdikten sonra, kalblerimizi kaydırma." duasıdır.


Beyhakî, Hz. Aişe’nin şunları anlattığını nakletmektedir: “Şaban’ın ortanca gecesi benim gecemdi (sıra bendeydi). Rasulullah (sas) da yanımda idi. Gece yarısı olunca, (bir anda) Rasulullah’ın yanımda olmadığını farkettim. Birden kadınları saran kıskançlık ateşi beni aldı. Hemen (kılları dökülmüş) elbisemle sarıdım büründüm ve hanımlarının odalarında onu araştırmaya koyuldum. Fakat bulamadım ve hücreme geri döndüm. Bir de baktım ki odamda, adeta yere düşmüş bir elbise gibi, secde halinde şöyle diyor: “Hayalim ve sevâdım (gecem, siyah elbisem ve şeklim) sana secde etti. Kalbim sana iman etti. İşte bunlar da ellerim, onlarla nefsime karşı günah işlemedim (onlarla nefsimi kirletmedim). Ey her büyüğün ümidi En Büyük! Ey izzet ve azamet sahibi! Büyük günahı mağfiret eyle. Yüzüm kendisini yaratana, kulaklarını ve gözünü ikişerli ayıran zat’a secde etti.” Daha başını kaldırdı tekrar secdeye vardı ve şöyle dedi: “Eûzu bi ridâke min sahatike ve ûzu bi afvike min ikâbike ve eûzu bike minke ente kemâ esneyte alâ nefsike. Ekûlü kemâ kâle ahî Davud ‘ığfir vechî fi’t-türâbi li seyyidî ve hakka lehû en yescüde.” (Yani:) Ya Rabbi, ikâbından affına sığınırım, gazabından rızana sığınırım, senden sana sığınırım. Sen tıpkı kendisini sena ettiğin gibisin. Ben de kardeşim Davud (as) gibi diyorum: “ Topraklar içindeki şu yüzümü bağışla ey Seyyidim Efendim, çünkü o secdeyi hak etmiştir!” Böyle dedikten sonra başını secdeden kaldıran Rasul-i Ekrem: “Allâhümme’rzuknâ kalben takıyyen mine’ş-şirki nakiyyen lâ kâfiren ve şakiyyen. Ey Allahım! Bizi senden korkan takva sahibi bir kalple rızıklandır; şirkten uzak eyle. Bizi kâfir veya bedbaht eyleme.” dedi. Daha sonra namazı bitirdi ve benimle beraber tüylü örtünün içine girdi. Ben yüksek nefes alıp veriyordum. Bana dedi ki: “Bu nefes de neyin nesi, neyin var ya Humeyra!” Ben de olan biteni ona haber verdim. İki elleriyle dizlerimi ovmaya başladı ve “Yazık bu dizlere ki bu geceyi karşılayamadı (değerlendiremedi). Bu gece ki, Şaban ayının ortanca gecesidir ve Allah Teala dünya semasına (en yakın göğe)  iner ve kullarını bütünüyle affeder, müşrik ve müşâhin hariç.”

Abdülkadir Geylânî Hazretleri kaydetmiştir: “Anlatıldığına göre, Hz. Ali (ra), senenin dört gecesinde kendisini ibadete verirdi ki o geceler şunlardı: 1. Receb ayının ilk gecesi, 2. Ramazan bayramı gecesi, 3. Kurban bayramı gecesi, 4. Şabanın orta gecesi (Berat gecesi). Hz. Ali’nin o gecelerde okuduğu dua şu idi: “Allahım! Muhammed’e ve âline salat eyle. Onlar hikmet kandilleri, nimet sahipleri, temizlik kaynaklarıdır. Onların hürmetine, her kötülükten beni de arındır. Aldanmış bir halde, gaflet içinde beni yakalama. Işimin sonunu hasret ve nedamet eyleme. Benden razı ol. Senin mağfiretin zalimler içindir, ben de zalimlerdenim. Allahım, seni rencide etmeyecek şekilde beni bağışla. Sana yaramayan şeyi bana ihsan eyle. Sen rahmeti bol olansın. Hikmetine erişilemeyensin. Bana bollluk, rahat, güven, sağlık, şükür, afiyet ve korunma lutfeyle. Bana ve sevdiğim kullara sabır ve doğruluk ver. Bana kolaylık ver; ama beraberinde bir zorluk olmasın. Yaptığım bu dileğime; ailemi, çocuğumu, senin için sevdiğim kardeşlerimi de katarım; onlara da aynı şeyleri senden dilerim, keza beni doğuranı için de. Bütün müslüman erkekleri ve müslüman kadınları, mü’min erkekleri ve mü’min kadınları da duama dahil ediyorum.”

“Hz. Aişe validemizin anlattığına göre: Birgün Rasulullah Efendimiz: “Ya Aişe, bu gecenin nasıl bir gece olduğunu bilir misin?” diye sordu. “Allah ve Rasulü daha iyi bilir” dedim. Bana: “Bu gece Şaban ayının yarısıdır (Berat gecesidir). Dünya işleri ve kulların amelleri bu gece Yüce Hakk’a arz edilir. Bu gece Cehennemden azad edilenlerin sayısı, kelb kabilesinin koyunları sayısı kadardır. (Bu sebeple) ya Aişe (bu geceyi ibadetle geçirmek istiyorum, yanından kalkmam mevzuunda) bana izin verir misin?” dedi. Ben de “Evet ya Rasulallah (seninle Rabbin arana giremem)” dedim. O da kalkıp namaz kılmaya başladı. Ayakta durması (kıyamı) hafif oldu, kısa sürdü; Fatiha suresini okudu, sonra da küçük bir sure okudu. Secdeye gitti, fakat gecenin yarısına kadar secdede kaldı. Daha sonra ikinci rekata kalktı. Kıyamda iken birinci rek’atta okuduğu kadar birşey okudu. Sonra yine secdeye vardı. Bu secdede dahi tan yeri ağarıncaya kadar kaldı. Secdede o kadar kaldı ki, bu sebepten neredeyse Yüce Allah ruhunu aldı, vefat etti sandım. Bana gelmesi uzayınca, bu korku ile kendisine yaklaştım. Hatta mübarek ayaklarına elimi dokundurdum. Hareket ettiğini görünce rahatladım. (Kulak kabartınca) secdesinde şöyle dediğini işittim: “Eûzu bi afvike min ikâbike (ukûbetike) ve eûzu bi ridâke min sahatike ve eûzu bike minke, celle vechüke, lâuhsî senâen aleyke ente kemâ esneyte alâ nefsike. Ya Rabbi, ikâbından affına sığınırım, gazabından rızana sığınırım, senden sana sığınırım. Senin zatın yücedir. (Ben ne dersem diyeyim yine de) Seni, senin kendi zat-ı akdesini övdüğün gibi övemem.” (Namazını bitirince) kendisine: “Ya Rasulallah! Bu gece secdende birşeyler okuduğunu duydum. Bunları daha önce okuduğunu hiç duymamıştım.” dedim. “Peki onları öğrenebildin mi?” diye sordu. “Evet” dedim. “Onları hem sen öğren, hem de başkalarına öğret” buyurdular.” Bu hadisi bazı farklıklar ile rivayet eden Beyhakî’de, son söz olarak Rasullah’ın “Çünkü bana o duaları Cibril (as) öğretti ve bana secdelerde okumam için emretti” dediği şeklinde geçmektedir.

“Aliyyü’l-Kâri’ Beraat gecesi okunmak üzere uzun bir dua kaydetmiştir. Aynı dua Mecmuatü’l-Fevâid’de de mevcuttur. Beraat gecesi akşam namazını kıldıktan sonra üç defa okunması önerilen sözkonusu dua şöyledir: Bismillâhirrahmanirrahim. Allâhümme yâ ze’l-menni velâ yemünnü aleyke. Yâ ze’l-celâli ve’l-ikram. Yâ ze’t-tavli ve’l-in’âm. Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke yâ zahîre’r-râcîn. Ve yâ câre’l-müstecîrîn. Ve yâ emâne’l-hâifîn. Ve yâ delîle’l-mütehayyirîn. Ve yâ ğıyâse’l-müsteğîsîn. Ve yâ erhame’r-râhımîn. Allâhümme in künte ketebte ismî şakiyyen fî dîvâni’l-eşkıyâi fî ümmi’l-kitâbi ındeke fe’mhuhû, fe’mhu annî isme’ş-şekâveti ve’ktübnî fî dîvâni’l-süadêi. Ve in künte ketebte ismî saîden fî dîvâni’s-süadêi fe’sbüthü ve in künte ketebtenî fî ümmi’l-kitâbi ındeke mahrûmen mukteran aleyye rızkî fe’mhu annî hırmânî ve takdîra rızkî. Ve’ktübnî ındeke ğaniyyen müveffegan li’l-hayri müvessian aleyye rızkî. Fe inneke gulte fî kitâbike’l-kerîmi “yemhullâhü mâ yeşâü ve yüsbit ve ındehû ümmü’l-kitâb. İlahî bi’t-tecelli’l-a’zami fî leyleti’n-nısfi min Şa’bâne’l-mükerremi’lletî yüfragu fîhê küllü emrin hakîmin ve yübram ikşif annî mine’l-belâi mê a’lemü ve mê lem a’lem. Ve’ğfirlî mê ente bihî a’lem. İnneke ente’l-eazzü’l-ekram. Ve sallallâhü alâ seyyidinâ Muhammed’in ve alâ êlihî ve sahbihî ve sellim.”

Türkçesine gelince: “Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla. Ey bolca veren, fakat verdikleri ile minnet etmeyen (başa kakmayan, sitem etmeyen) Allahım! Ey celal ve ikram sahibi! Ey kudret ve nimet sahibi! Hiçbir ilah yok, ancak sen varsın! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, kemal sıfatları ile de tavsif ederim. Ey ümit edenlerin sırt çıkanı! Sığınmak isteyenlerin barınağı! Ey korkanların güvencesi, yolunu şaşırmışların delili, yardım isteyenlerin yardımcısı ve ey merhametlilerin en merhametlisi! Allahım! Eğer benim ismimi Levh-i Mahfv ve Isbat’ta şakîler (tahlihsizler, kötüler) divanına yazmış idiysen, onu oradan silmeni istiyorum, benden kötülük ismini gidermeni diliyorum senden. Eğer ismimi saidler (mutlular, iyiler) divanına yazmış idiysen, onu da orada sabit kılmanı diliyorum. Eğer ismimi katındaki Levh-i Mahfv ve Isbat’a mahrum bırakılan ve rızkı dar kılınan diye yazdın ise, onu sil ve rızkımı çoğalt, beni zengin yaz, hayra muvaffak kıl, rızkımı genişlet, artır. (Sen istersen bunları yaparsın). Çünkü sen Kitab-ı Kerim’inde şöyle buyurdun: “Allah dilediğini siler, iptal eder, dilediğini de sabit bırakır. Bütün kitapların aslı O’nun yanındadır.” İlahî! Mükerrem Şaban ayının ortasında, “Her türlü hikmetli işin belirlenip yazıldığı ve onaylandığı şu Beraet gecesindeki büyük tecellin yüzüsuyu hürmetine, benim bildiğim veya bilmediğim bütün belâları üzerimden kaldır, def et! (Hata kabilinden) bildiğin şeyleri bana bağışla, beni affeyle. Zira en aziz ve en kerim olan Sensin!.. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi, Efendimiz Hz. Muhammed’in, ehlinin ve ashâbının üzerine olsun.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder