Rasûlullah(s.aa)'ın bu gecenin önemine binaen söylediği yukarıda zikretiğimiz hadislerden anlaşılıyor ki "Beraet Gecesi" Bereket ve kudsiyeti içerisinde gerçekleşen bir olaydan dolayı aldı. (Maal İhtilaf) Neydi o olay? Tabii ki, Kur'an'ın dünya semasına inmesi Kur'an'la sabitti ki Bu gecede Kur'an dünya semasına toptan inmeye başlamıştı. Kur'an'ın dünyaya peyderpey inmeye başladığı geceye de "Kadir Gecesi" ismi veriliyor.
Bütün bunları yan yana birleştirince ortaya çıkan sonuç şu: Kur'an, indiği zamana bir bereket katmıştır. Peki, vahyin amacı zamana bereket katmak, onu binlerce kat daha değerli kılmak mı acaba? Olur mu öyle şey! Tabi ki hayır, vahiy insan için inmiştir. İnsana bereket katmak, insanı yüceltmek, onu mübarek kılmak için. Peki, o halde neden Kur'an vahyin zamana kattığı değeri ve bereketi ifade ediyor? Bunu anlamayacak ne var? Kur'an, insana mesaj veriyor. Parmak ayı gösterirken, parmağa değil, aya bakarlar. Eğer sen de âyetlerin (parmağın) gösterdiği yere bakarsan, şunu görürsün:
"Ey insan! Dünya semasına toptan indiği geceyi Peygamber lisanıyla bereketli ve hayırlı yapan, daha sonra Kadir gecesinde peyderpey inmeye başlayarak bir ömre bedel bir gece kılan bu vahiy eğer senin yüreğine, zihnine, aklına, hayatına inerse neler yapmaz? Düşünsene bir! Sana ne hayır ve bereketler katacağını düşünsene bir! Hayatına inen Kur'an'ın hayatını nasıl bereketlendireceğini, değerlendireceğini düşünsene bir!"
Bazı alimler kıblenin Mescd-i Aksadan Kabeye çevrilmesi olayının hicretin ikinci yılında berat gecesinde meydana geldiğini söylerler.
Her mühim iş o gece tefrik edilir. Gelecek seneye kadar kulların rızıkları nüshası Mikail Aleyhisselam'a, savaşlar, zelzeleler yer çökmeleri, yıldırımlar ve büyük felaketler nüshası Cebrail Aleyhisselam'a, ameller nüshası dünya semasının sahibi İsmail'e ki; İsmail büyük bir melektir, ölüm ve musibetler nüshası da ölüm meleği Azrail Aleyhisselam'a verilir.
O gece Resulûllah Sâllâllahû Aleyhi ve Sellem'e şefaat hakkının tamamı verilmiştir. Resüli Ekrem Sâllallahu Aleyhi ve Sellem Şa' ban'ın 13. gecesi ümmeti hakkında şefaat istemiş, bu şefaatin üçte biri verilmiş, 14. gecesi yine istemiş, üçte biri daha verilmiş, 15. gecesi talep etmiş, bu gece şefaatin tamamı ihsan buyurulmuş. Bu şefaatten mahrum olanlar Allah'tan, devenin ürküp kaçtığı gibi kaçanlardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder