Berat gecesinin afv ü rahmetinden mahrum bırakılanlar da olacaktır: Bu gece af kapsamı dışında kalanlar da vardır. Şöyle ki: Beyhakî’nin ve İbn Mâce’nin Ebu Musa el-Eş’ârî’nin hadisinden tahriç ettiğine göre, Nebiy-yi Ekrem (sas) şöyle buyurmuştur: “Muhakkak ki Allah Teala, Şaban’ın ortanca gecesine (Berat gecesine) muttali olur (ilâhî rahmetiyle yetişir dünyayı kaplar) ve bütün mahlukatını bağışlar; ancak (kendisine şirk koşan) müşrikler ve (kalbleri düşmanlık hissiyle dolu olup insanlarla zıtlaşmaktan başka bir şey düşünmeyen) müşahinler müstesna.”
Beyhakî’nin, el-Kasım b. Muhammed b. Ebî Bekr’den, o babasından veya amcasından yahut dedesi Ebu Bekir (ra)’den rivayetle, Nebiy-yi Muhterem (sas) şöyle demiştir: “Şaban’ın ortanca gecesi Allah Teala dünya semasına (en yakın semaya) iner ve herşeyi affeder; ancak müşrik ve kalbinde şahnâ (kin, husumet, düşmanlık, haset) bulunanlar hariç.”
İmam Ahmet b. Hanbel’in, Abdullah b. Amr’ın hadisinden tahriç ettiğine göre, Nebiy-yi Muhterem (sas) demiştir ki: “Hiç şüphesiz Allah Teala Şaban’ın yarısındaki gecede mahlukatına muttali olur ve kullarını mağfiret eder; fakat yalnızca müşâhin (kindar) veya kâtil olanları affetmez.” Bu hadisin aynısını İbn Hibbân da es-Sahih’inde kaydetmiştir, Muaz’ın hadisinden merfu olarak.
Osman b. Ebi’l-Âs’dan merfu olarak rivayet edildiğine göre Allah Rasulü demişlerdir ki: “Şaban ayının ortanca gecesi geldiği zaman bir münadi şöyle seslenir: Yok mu istiğfar eden, onu affedeyim. Yok mu isteyen, ona vereyim. Kişi bir şey istemesin ki ona istediğini vermiş olmayayım. Fakat ferci ile zina etmiş olan ve şirk koşan kimseler hariç, (tevbe etmedikleri müddetçe onları bağışlamam, istediklerini vermem).” Bu bâbda daha başka pekçok hadis vardır ki onlarda zaaf vardır, zayıf hadistirler.
Beyhakî’nin Hz. Aişe’den kaydettiğine göre, şöyle anlatmıştır: “Bir gece Allah Rasulü namaz kılmaya kalktı. Secdeyi o kadar uzun tuttu ki (ruhu) kabzolundu sandım. Bunu görünce kalktım ve parmaklarını (tutup) hareket ettirdim, hareket etti. Ben de yerime döndüm. Başını secdeden kaldırıp namazını bitirince dedi ki: “Ya Aişe! (veya Ya Humeyra!) dedi, yoksa sen Nebi’ni sana sözünü çiğnediğini mi sandın?” “Hayır ya Rasulallah, Allah’a yemin ederim. Fakat ben secdenin uzun sürmesi sebebiyle senin (ruhunun) kabzolunduğunu zannettim.” dedim. Bana: “Bu gecenin hangi gece olduğunu biliyor musun?” diye sordu. “Allah ve Rasulü daha iyi bilir.” dedim. Buyurdular ki: “Bu gece, Şaban ayının ortanca (Beraat) gecesidir. İstiğfar edenler bağışlanır, merhamet dileyenlere merhamet edilir; ve kindârlar ise nasılsalar öylece hallerine (terkedilirler), te’hir edilirler.”
Beyhâkî, Hz. Aişe’den kaydetmiştir: “Rasulullah (sas) bir gece odama girdi. İki elbisesini de çıkardı, sonra tamamlamadan kalktı ve elbiselerini geri giydi, (dışarı çıktı). Bunun üzerine beni şiddetli bir kıskançlık altı, sandım ki (diğer) suveyhibâtından (küçük sahabeciklerinden / eşlerinden birinin) yanına gidecek. Ben de arkasından onu takip etmek üzere çıktım. O’nu (sas) Bakî’de, Bekîu’l-Äžargad’da yakaladım; Mü’minlere ve şehitlere istiğfar ediyordu. Onun bu hali karışsında kendisine: “Anam da sana feda olsun, babam da feda olsun ya Rasulallah! Sen Rabbi’nin hacetindesin, ben ise dünya hacetindeyim. (Yani sen Allah’a muhtaç olduğunu biliyor, Onu istiyorsun; ben ise dünyayı)” dedim ve oradan ayrıldım, hücreme geri döndüm ama (heyecandan) sesli, yüksekten nefes alıp veriyordum. Nebi (sas) de ardımdan geldi ve: “Bu nefes de neyin nesi ya Aişe?” diye sordu. “Anam-babam sana feda olsun. Bana geldin, elbiselerini çıkardın, sonra tamamlamadan kalktın ve onları tekrar geri giydin (ve dışarı çıktın). Bunun üzerine beni şiddetli bir kıskançlık aldı gitti. Sandım ki sen diğer hanımlarından birinin yanına gidiyorsun. Fakat seni Bakî (kabristanın)da işte o (dua) halinde gördüm.” dedim. “Yoksa sen Allah ve Rasulü’nün sana haksızlık edeceğinden mi endişe ettin?! Oysaki Cibril (as) bana geldi ve dedi ki: “Bu gece, Şaban’ın ortanca gecesi. Bu gece Allah için ateşten kurtulacak olanların sayısı, Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri adedincedir. Bununla beraber bu gecede Allah Teala, müşriğe (rahmetiyle nazar edip yüzüne) bakmaz, (kin ve düşmanlıkla dolu) müşahine bakmaz, akrabalık bağını kesene bakmaz, elbiselerini yerde sürüyen (riyakar ve kibirli)lere bakmaz, anne-babasına kötü davranana bakmaz, içki mübtelasına bakmaz.” Böyle dedikten sonra Allah Rasulü elbiselerini çıkardı (yanıma uzandı) ve bana dedi ki: “Ey Aişe! Bu geceyi ikame etmek için bana müsaade eder misin?” Ben de: “Evet, anam-babam sana feda olsun!” dedim. Bunun üzerine kalktı ve gece boyu uzun bir secde yaptı, öyle ki ben vefat ettiğini sandım. Kalktım, onu (el yordamı ile) aradım (buldum) ve ellerimi ayaklarının altına (ayasına) koydum; bunun üzerine hareket etti ve secdelerinde şöyle dediğini işittim: “Eûzü bi afvike min ukûbetik ve eûzü bi rızâke min sehatik ve eûzü bike minke celle vechüke lâ uhsî senâen aleyke ente kemâ esneyte alâ nefsike. Ya Rabbi, ikâbından affına sığınırım, gazabından rızana sığınırım, senden sana sığınırım. Senin zatın yücedir. (Ben ne dersem diyeyim yine de) Seni, senin kendi zat-ı akdesini övdüğün gibi övemem.” Sabah olduğu zaman, ben de kendisen o duaları hatırlattım. Bana: “Ya Aişe, sen onları biliyor musun?” diye sordu. “Evet” dedim. Buyurdular ki: “Hem sen kendin bil, hem de onu başkalarına bildir/öğret. Çünkü bana o duaları Cibril (as) öğretti ve secdelerde terdâd ile okumamı emreyledi.”
İbn Mâce’de de müstakil bir rivayet olarak nakledildiğine göre: “Şaban’ın ortanca gecesi her tarafı kaplayan rahmet, merhamet ve lütuftan tevbe etmedikleri takdirde şu kimseler istifade edemezler: 1. Allah’a ortak koşanlar, 2. Kalpleri düşmanlık hisleriyle dolu olup insanlarla zıtlaşmaktan başka bir şey düşünmeyenler, 3. Müslümanların arasına fitne sokanlar, 4. Akraba bağını koparanlar, 5. Gurur ve kibir sebebiyle elbiselerini yerde sürüyenler, 6. Anne ve babalarına isyanda devam edenler, 7. Devamlı içki içenler.” Bir başka rivayette “Allah, Rasulü ve mü’minler ile alay edenler” birinci madde olarak geçmektedir.
Hz. Ali’den, Rasulullah Efendimiz (sas) şöyle buyurmuşlardır: “Şaban ayının yarısı olduğu zaman (Berat gecesi), Yüce Allah dünya semasına nüzul eder ve her müslümanı bağışlar. Ancak şunlar hariç; müşrik, bid’at ehli, akrabalarla ilişiği kopuk olan, namusunu satan kadın.”
Nakledildiğine göre Rasul-i Ekrem şöyle buyurmuştur: “Şaban ayının onbeşinci, Berat gecesi dualar kabul olunur. Rahmet kapıları sonuna kadar açılır. Amel defterleri yüce Allah’ın katına alınır. O geceyi ibadetle ve gündüzünü de oruçla geçiriniz. Çokça tevbe ve istiğfarda bulununuz. Böyle yaparsanız bütün günahlarınız bağışlanır. Yüce Allah o gece gün batımından imsak atımına kadar kullarına rahmet nazarı ile bakar. O gün bütün yırtıcı havyanlar, kuşlar, balıklar oruç tutarlar. O geceyi ibadetle geçirip bağışlananlara ne mutlu! O gece yüce Allah genel bir af ilan eder. O geceki genel aftan faydalanamayacak olanlar da vardır ki şunlardır: 1. Müşrikler, 2. Büyücüler, Sihirbazlar, 3. Sahabilerden bazısına buğzedenler, 4. Homoseksüeller, 5. Zinakarlar, 6. Akrabaları ile alakayı kesenler, 7. Alkollü içkiler içenler, 8. Gıybet edenler, söz taşıyanlar, ara bozanlar, 9. Katiller, 10. Hırsızlık yapanlar, 11. Ana babasına asi olanlar, 12. Alım-satıma hile karıştıranlar, karaborsacılar, 13. Hasetçiler, 14. Irz ve namusunu korumayanlar, 15. Faiz yiyenler, 16. Yalan yere yemin edenler, 17. İslamda olmayan bir şeyi, İslamdanmış gibi savunanlar ve yapanlar, bid’at ehli olanlar. 18. Yalan yere şahitlikte bulunanlar. 19. İltimas yaptıranlar ve yapanlar. Yüce Allah bu sıralanan kimseleri mağfiret buyurmaz. Ancak bird aha bu günahlara dönmemek niyet ve kararı ile tövbe edenler müstesna. Onlar da bu geceki genel aftan faydalanırlar.”
Hz. Rasulullah (sas)’ın şöyle buyurduğu da gelen rivayetler arasında aktarılmıştır: “Allahü teâlâ Şaban’ın ortanca (Beraat) gecesinde, kâfirler hariç, müminleri mağfiret eder. Müşâhinleri (kindârları, garakzârları, hasetçileri, düşmanlık güdenleri, ta’n edenleri) ise, bu kötü huylarını bırakıncaya kadar mağfiret etmez.” “Salih akrabayı terk eden ve ana babaya asi olan kişiler de bu gece affa nail olamazlar.” "Allah Teâlâ Şaban'ın onbeşinci geresi (Berat gecesi) tecelli eder ve ana-babaya asi olanlarla Allah'a ortak koşanlar dışında bütün kullarını bağışlar."
Beyhakî, Ebî Sa’lebe el-Haşenî’den, o da Rasulullah’tan şöyle dediğini nakletmiştir: “Şaban ayının ortanca (Beraat) gecesi olduğu zaman Allah Teala mahlukatına muttali olur (halkına bir göz atar). Mü’minleri bağışlar, kafirlere mühlet verir; kin ve haset sahiplerini dahi kendi halleri üzerine terkeder, ta o hallerini terkedinceye kadar.”
“Berat gecesinde bir müslümanın, bağışlanmasına ve duasının kabul olunmasına mani olan günahlardan sakınması yükümlülüğü vardır. Rivayet edildiğine göre mağfireti ve duaların kabulünü engelleyen bu günahlar şirk, insan öldürmek, zinadır. Bu üçü aynı zamanda Allah katında en büyük üç günah olmaktadır. İbn Mes’ud’dan rivayet edilen Buhari- Müslim hadisinde: Hangi günah daha büyüktür?” diye Rasulullah’a sorulduğu zaman, “Seni yarattığı halde, Allah’a bir eş tutmandır.” cevabını vermiştir. “Daha sonra hangisidir?” denildiğinde, “Doyurmaktan korkman sebebiyle çocuğunu öldürmendir” karşılığını vermiştir. “Sonra hangisidir?” diye sorulduğunda ise “Komşunun hanımı ile zina etmendir” cevabını vermiştir. Nitekim bütün bu cevapları tasdik etmek üzere Allah Teala şu ayeti indirmiştir: “Öyle kimseler ki Allah’tan başkasına dua etmezler, hak etme durumu hariç, hiçbir cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler.”
“Herkes bu gecenin feyzinden nasibini alırken bir kısım insanların bundan mahrum kalmaması için, içini dışını tasfiyeye tabi tutması, kendini hesaba çekmesi ve bu geceyi fırsat bilerek kalbin, zihnin bütün kötülüklerden arındırmaya yönelmesi gerekir. Bu gece "Artık ben günah yığınına batmışım, benim için kurtuluş umudu kalmadı." diyenler için de bir fırsattır. Bunlar da bu gecede Hakk'ın dergahına yüz sürsünler, camilere koşarak cemaate karışsınlar, ibadet etsinler, Kur'an dinlesinler, dua etsinler, ilahi bağışa erişmek için yalvarıp yakarsınlar, kendilerini bu gecenin manevi havasına bıraksınlar; göreceklerdir ki, sabaha; kindarlıktan, iftiradan, dedikodudan, ana-babalarını incitmekten, sarhoşluktan, kumardan, zinadan kısaca her çeşit hileden, yalandan, dolandan uzaklaşmaya azmetmiş ve karar vermiş, irade sahibi ve kararlı bir insan olarak ulaşacaklardır.. aynı zamanda da melekler gibi günahlardan arınmış, tertemiz olarak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder