Tefsirinde İbn-i Cerîr ve Şuabu’l-İman’ında Beyhakî’nin, İmam Zühri’den, o da “Osman b. Muhammed b. el-Muğîre b. el-Ahnes”den naklettiğine göre, Hz. Rasulullah (sas) şöyle buyurmuşlardır: “Eceller, bir Şaban ayından diğer Şaban ayına kesilirler (Şaban’dan Şaban’a şeklinde listelenir). Öyle olur ki adam nikahlanmıştır ve çocuğu olacaktır; oysa ki ismi (o sene) vefat edecekler (listesi) içinde çıkar, (bulunur).”
ed-Deynûrî, el-Mücâlese’de Raşid b. Sa’d’dan tahriç ettiğine göre, Allah Rasulü (sas) buyurmuşlardır ki: “Şaban ayının bu ortanca gecesi Allah Teala ölüm meleğine bu sene kabzetmesini istediği her bir nefsi kabzetmesi için vahyeder.”
Hatîb ve İbnü Neccâr’ın tahriç ettiklerine göre, Hz. Aişe validemiz şöyle anlatmıştır: Rasulullah (sas), Ramazan ayına ulaşıncaya kadar Şaban ayı boyunca tamamiyle oruç tutardı. Şaban hariç, hiçbir ayı bütünüyle oruçla geçirmezdi. Bunun üzerine: Ya Rasulallah! Şaban ayı, sana en sevimli gelen aylardan olduğu için mi oruçla geçiriyorsun?” diye sordum. Dedi ki: “Evet ya Aişe. Bir sene içinde ölecek her bir nefsin eceli ancak Şaban ayında yazılır. Bu sebeple ben de ecelemin, ben Rabbime ibadet ederken ve bir amel-i salih üzere iken yazılmasını seviyorum.” İbnü’n-Neccâr’ın naklettiği lafza göre: “Ya Aişe, bu ayda ölüm meleği kabzedeceklerini yazar. Ben de ismimin oruçlu olduğum bir anda yazılmasını seviyorum.” şeklinde geçmektedir.
İbn-i Ebî Şeybe’nin tahriç ettiğine göre Atâ b. Yesar şöyle demiştir: Allah Rasulü (sas) hiçbir ayda Şaban ayından daha çok oruç tutmamıştır. Bunun sebebi, bir sene içinde öleceklerin ecellerinin o ayda (melekler tarafından emr-i ilahiyle kader defterinden nüsha edilip) yazılıyor olmasıydı.”
İbn Merdûyeh ve İbn Asakir’in, Hz. Aişe’den tahriç ettiklerine göre, şöyle demiştir: “Rasul-i Muhterem (sas), hiçbir ayda Şaban ayında tuttuğu kadar (nafile) oruç tutmazdı. Çünkü hayat sahibi varlıkların ruhları ölecekler arasına yazılır. Öyle olur ki, adam evlenir, fakat ismi ölecekler arasında (rafa) kaldırılır; yahut adam hacceder, lakin ismi mevtalar arasına kaldırılır.”
Ebu Ya’lâ’nın naklettiğine göre Hz. Aişe (rha): “Nebi (sas) Şaban ayının hepsini oruçla geçirirdi. Ona bunun sebebini sordum. Cevaben buyurdular ki: “Muhakkak ki Allah Teala bu ayda, bir sene içinde ölecek her bir nefsi yazar. Bu yüzden ben de ecelimin bana oruçlu olduğum bir anda gelmesini istiyorum.”
İbn Merdûyeh ve İbn Asakir’in, Hz. Aişe’den tahriç ettiklerine göre, şöyle demiştir: “Rasul-i Muhterem (sas), hiçbir ayda Şaban ayında tuttuğu kadar (nafile) oruç tutmazdı. Çünkü hayat sahibi varlıkların ruhları ölecekler arasına yazılır. Öyle olur ki, adam evlenir, fakat ismi ölecekler arasında (rafa) kaldırılır; yahut adam hacceder, lakin ismi mevtalar arasına kaldırılır.”
Ebu Ya’lâ’nın naklettiğine göre Hz. Aişe (rha): “Nebi (sas) Şaban ayının hepsini oruçla geçirirdi. Ona bunun sebebini sordum. Cevaben buyurdular ki: “Muhakkak ki Allah Teala bu ayda, bir sene içinde ölecek her bir nefsi yazar. Bu yüzden ben de ecelimin bana oruçlu olduğum bir anda gelmesini istiyorum.”
İbn-i Ebî Dünyâ, Atâ b.Yesâr’ın şöyle dediğini kaydetmiştir: “Şaban ayının ortanca gecesi (Berâet gecesi) olduğu zaman, ölüm meleğine bir sahife teslim edilir ve denilir ki: “Bu sayfada ismi olan herkesin ruhunu kabzet. Kul bir ağaç dikiyor veya izdivaç için nikahlanıyor, ya da bir bina inşa ediyor, fakat ismi ölüler arasında geçmektedir.”
Atâ b. Yesar’ın şu ifadeleri de nakledilmiştir: “Şaban’ın onbeşinci (Berâet) gecesi, Azrail, o geceden ertesi seneki (Beraat) gecesine kadar ölecek olanların listesini hazırlar. O arada nice evlenenler, nice zulmedenler, nice ağaç dikenler vardır ki isimleri bu listeye alındıkları halde kendileri bunu bilmezler. Kadir gecesi hariç, o geceden daha efdal bir gece yoktur.”
Zührî, yine “Osman b. Muhammed b. el-Muğîre b. el-Ahnes”dan Rasulullah’ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Hiçbir gün yoktur ki, güneşi şöyle diyerek doğmuş olmasın: “Bende hayırlı amel işlemeye güç yetirebilen o ameli işlesin! Ben ebediyyen sizin üzerinize mekr (aldatma, hile, oyun) değilim. Hiçbir gün de yoktur ki semadan iki münadi sesleniyor olmasın. Biri der ki: “Ey hayrı taleb eden, sana müjdeler olsun!” Diğeri de şöyle seslenir: “Ey şerri taleb eden, (o işten) vazgeç!” Diğeri der ki: “Allah’ım, infak edene, ettiğine bedel sen de ver!” Diğeri de şöyle der: “Alllahım, cimrilik edip de tutanın malına da telef ver!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder